
28 Nisan 2009 Salı
23 Nisan 2009 Perşembe
Beceriksiz
Ne bir elmayı soyabildim
Ne de iyileştirebildim bir yaramı
Ama karşıma çıkınca
Kızmadım hiç elma kurduna
Bendim çünkü bıçağı saplayan
Onun yurduna
Şair diyorlar benim için
Bilmiyorum oysa
Her şiire konmalı mı uyak
Her yere nedense
Konamıyor teyyare
Hay dilimi
Arı türkçe soksun; uçak
Kaptan olmak isterdim
Aynanın karşısında
Eski bir sinema yıldızı
Gibi ağlayan
İstanbul'un hatlarında
Bir fırça hafifliğiyle gidip
Gelen vapurlara
Eskimo bir şair dokunuyor omuzuma
ve Kız Kulesi'ni göstererek
Bırak artık diyor üzülmeyi
Yedi tepeli bu şehirde
Şiir okunacak tek yer
Elbette denizin ortasındaki
Şu küçük buz dağı
Terzi olsa da babam
Sökük dikmesini beceremem
Beni yalnızca sen anlarsın
İğnenin deliğinden geçsin diye
İpliklerin bir anlık ıslatıldığı dudaklara
Takılıp kalan annem
Sunay Akın
15 Nisan 2009 Çarşamba
23 Mart 2009 Pazartesi
Kırmızı ibikli küçük tavuk

'- Bu buğday tanelerini ekmek için kim bana yardım edecek ?'
Ördek cevaplamış:
'- Ben yardım edemem, ancak istersen sana kahve tohumu satabilirim. Buğday yerine kahve ekersen, çok para kazanır ve istediğin kadar buğday alırsın.'
Domuz oradan seslenmiş:
'- Ben de yardım edemem, ancak kahve ekersen ürünlerini ben satın alırım.'
Fare hemen atlamış:
'- Ben buğday ekiminden anlamam ancak kahve ekmek için gereken parayı sana borç verebilirim, sonra ödersin.'
Ticaretten ve tarımdan anlamayan kırmızı ibikli şirin tavuk, bu sözler
sonrasında kahve ekmeye karar vermiş ve buğdaydan vazgeçmiş.
Ancak kahve nasıl ekilir bilmediğinden yine yardım istemiş: '- Kahve ekmek için kim bana yardım edecek?'
Ördek:
'- Ben yardım edemem, ancak kahvenin çabuk büyümesi için gereken gübreyi sana satabilirim' demiş.
Domuz:
'- Ben kahve yetiştirmekten anlamam ancak kahveleri zararlı böceklerden korumak için ilaca ihtiyacın var, istersen sana satarım' demiş.
Fare de:
'- Gübre ve ilaç için gereken parayı istersen sana borç olarak veririm ' demiş.
Sonunda kırmızı ibikli tavuk çalışmaya başlamış, çalışmııııış çalışmış.
Kahve yetiştirmek buğday yetiştirmekten daha zormuş ve daha çok gübre ve ilaç gerekiyormuş. Ama tavuğumuz sonunda çok zengin olacağını hayal ederek sabretmiş. Ve sonunda hasat zamanı gelmiş ve gerçekten de tavuk çok miktarda ürün elde etmiş, kendisine yol gösteren arkadaşlarına seslenmiş:
'- Kahveleri satmama kim yardım edecek?'
Ördek:
'- Ben yardım edemem, ancak kahveleri işlemek ve paketlemek için benim fabrikama getirmelisin. '
Domuz:
'- Ben de yardım edemem, zaten her önüne gelen kahve ektiği için kahve fiyatları çok düştü, senin kahven beş para etmez.'
Fare:
'- Ben bu işlerden anlamam, ayrıca artık sana verdiğim borçları ödemen lazım.'
Sonunda kırmızı ibikli küçük tavuk gerçeğin farkına varmış ve buğday yerine kahve ekmenin büyük bir hata olduğunu anlamış, çünkü borç içinde imiş ve yiyecek tek bir lokması yokmuş. Açlıktan ölmemek için yine yardım istemiş:
'- Yiyecek bir kaç lokma bulmama kim yardım edecek?'
Ördek:
- Ben yardım edemem, senin hiç paran yok.'
Domuz:
'- Ben de yardım edemem, zaten herkes kahve ektiği için buğday eken de kalmadı, yiyecek yok.'
Fare:
'- Ben yiyecek bulamam. Ancak bana borçlarını ödemediğin için para yerine senin tarlanı almak zorundayım, iyi bir tavuk olursan, belki senin o tarlada boğaz tokluğuna çalışıp, benim için buğday yetiştirmene izin verebilirim.
Şimdilerde bizim kırmızı ibikli küçük tavuğumuz, artık farenin olan eski tarlasında buğday yetiştiriyor ve karnını doyurmaya çalışıyor.
Kaynak : İngiltere de ilkokullarda okuma kitabı olarak okutulan 'The Little
Red Hen' kitabı
3 Mart 2009 Salı
ironi
gelmek ve gitmektir
‘belki’ bir ironidir
ironi bir kedidir aslen
nankör değildir
belki öyledir
öyle ya da böyledir geçer önümüzden
sandığımız / sanmadığımız
dokunur severiz
küser döneriz
belki biz geçeriz geldiğimizi
koşar gideriz
‘hayat’ bir unutmaktır
belki
!
hüseyin murat çinkılıç - mart 2009
yanımda olacaktın
düşünsene
yanımda olacaktın
öyle değil / yanıbaşımda
derken
bir söz / bir söz daha
-seviye kal- diyecektim
-bu gece yelkenler mayna-
-olmaz / belki başka zaman
bir çingene gecesinde buluşuruz-
suya düşecektin
düşünsene
yanımda olacaktın
öyle değil
yanıbaşımda !
hüseyin murat çinkılıç (1994)
2 Mart 2009 Pazartesi
24 Şubat 2009 Salı
ben sana uyuyordum
sen uyuyordun
gözlerin
dudakların
saçların
uyuyordu
ben sana uyuyordum
sen uyuyordun
hüseyin murat çinkılıç 1994
senli/sensiz
ateş böceğinin dargınlığı
ışıklı geceleredir
benim dargınlığım
ışıklı gecelerde
yiten sendedir
hüseyin murat çinkılıç (1993)
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)