
Günün birinde Siddhartha, “fahişe” nin bebeğini taşıdığını bilmeden aniden “estirerek” atıldığı cemaatten bağımsız ulviyetini kendi içinde yaratmayı isteyerek “fahişe” yi terk eder.
Ayrılık, “fahişe” nin kendisinden daha arınmış bir yolda, oğluyla var olma çabalarında karşılaşmalarına değin sürer. Karşılaşma anı önemlidir, çünkü “fahişe” artık hasta bir kadındır ve çocuğun O’nun oğlu olduğunu söyleyemeden Siddhartha’nın kollarında can verir.
Bir yüz yıla damgasını vuran ve Budizm adına çok önemli öğretilere konu olan kitabı, günümüz ilişkilerine evirmektir niyetim. Çünkü, tüketim müebbetine mahkum hayatlarımızda, sorarım size, ne kadar mutlusunuz?
Mutluluk hayatın genelinde yaşanılan küçük anların yüzdelik oranıdır sevgili okurlar. Kimilerinin mutluluk öznesi bir kadın / adam, iş, arkadaş ya da çocuk olur. Gönlüm, bu mutluluğu bir kadın ya da adamla yaşamanızdan yana olsa da, aşağıda sunacağım sebeplerden dolayı özne hedefinin zaman zaman şaştığı görülür.
Eğer mutluluk özneniz bir kadın ya da adamsa, aşkın henüz emekleme evrelerinde “Kılıcımı düşüren kılıcın değil, geçmişin” sorgulaması yaşanır.
Bu tümdengelimi salt “kadın”a mal edecek olursak, kadının geçmişindeki evlilik, çocuk, ilişki ve hatta flört dahi, mutluluğu ıskalamanıza dair verdiğiniz kararda önemli bir etkendir bey efendiler!
Eğer hayatınıza dokunan ve sizi mutlu kılan kaynağınız bir kadınsa; Ona, sadece O olduğu için sımsıkı sarılmanızı öneririm. Ancak, geçmişi “içinize sinen” bir mutluluk kaynağı aramaksa derdiniz; bu ön yargının size maliyeti, hayatınıza dokunan mutluluk öznesinin bir kadından ziyade iş, arkadaş ve çocuk olmasına evrilebilir.
Evliliklerin neredeyse yarısının boşanmayla sonuçlandığı günümüzde, kültürümüzün hala kabul edemediği “dul” luk mezhebi (ne demekse !) bir tabudur. Dul kadınla ancak sevişilir, evlenilmez. Hatta “eğlenilecek” ve “evlenilecek” kadın mevzusu şarkı sözleriyle dillerdedir.
Hele bir de çocuğu varsa şayet, olay çok daha çetrefilleşir.
Evet beyefendi, açıkça niyetim; önce senin sonra da seni yetiştiren annenin önyargılarını bir nebze de olsa kırmaktır.
Unutma ki, “sen” i sadece “sen” olduğun için kabullenecek bir kadını sadece “O” olduğu için kabullenebilirisin. Ancak mutluluğu, çevrenin çoktan seçmeli teste tabi tuttuğu birinde ararsan, içinde bulunduğun duruma üzülmekten başka birşey yapamam. Çünkü Antropolog olarak kültür kalıplarının zamanla evrilmeye mahkum olduğunu ve şu anda “cıs” olan birçok olgunun önümüzdeki yüzyıllarda mübah sayılacağı müjdesini vermeliyim.
Unutma ki, çevrenin sana öğrettiği “yolundan çıkma” nasihatları “yoldan çıkmak güzeldir” e evrilince yaşadığın hayatın mutluluk kaynağına sadece “O” olduğu için dokunabilirisin.
Hayatının mutluluk kaynağını ıskalamaman dileği, sevgi ve saygılarımla.
Evrim Gözener
Sosyal Antropolog
1 yorum:
Sayın Hocam,
Ne desem bilemedim, şaşkınlık içindeyim. Onur duydum.
Teşekkür ederim.
Saygılarımla.
Evrim
Yorum Gönder