Hüseyin Yurttaş etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Hüseyin Yurttaş etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

10 Ağustos 2025 Pazar

Bana bir gurbet adı gönder

Bana bir gurbet adı gönder
Her yolda bir yürüme isteği
Bir de anımsamak için sevdiklerimi
Sarışın kızların gözleri gibi açılan
Bir harnup çiçeği

Bana bir gurbet adı gönder
İçinden çıkamadığım çok şey var
Kuşların ağzını açarak ölmesi
Ve dünyadaki çiçekler içinde
Fesleğenin örselenerek koklanması

Bana bir gurbet adı gönder
İlk kez oturup ağladığın yerden
Yeni yakılmış bir ağıt sözü içinde
Bir de söğüt yaprağı koy yanıma
Belki sulara olan hasretliğimi giderir

Bana bir gurbet adı gönder
Çoktandır kimsenin yüzüne bakmıyorum
Uyuyup kalıyorum oturduğum her yerde
Unutma bana bir gurbet adı gönder
Şu günlerde

Abdülkadir Bulut





















"İyi şair, arkadaşım Abdülkadir Bulut'u, Anamur'da köyden ilçeye giderken bindiği ve anlatılanlara göre bir tabure üzerine oturmak zorunda kaldığı minibüsün kapısının açılması sonucu düşmesi nedeniyle 8 Ağustos 1995'te kaybettik. Yine söylenenlere göre, Abdülkadir, minibüs kapısının penceresine kolunu dayamış, bir virajda sartıntı nedeniyle kolu kayarak hemen alttaki kapı kolunun açılmasına neden olmuş. Minibüsten düşme nedeni buymuş. Yok yere ve çok acı bir son. İçimiz yandı. Kim bilir daha neler yazacaktı. İçtenlikli, yalın dostluğumuz hep sürdü. Dönemeç'i ilk çıkardığımız aylarda İzmir'e gelmişti. İkiçeşmelik'teki dergi yönetim yeri olarak kullandığımız M. Kadri Sümer'in kayınperderine ait kırtasiye dükkânına gelmişti. Öğleyin yakındaki bir küçük aşevinde kuru fasulye pilav yemiştik. O gece miydi, yoksa başka bir gelişinde mi, annemle birlikte kaldığımız bizim evde konuk etmiştim kendisini. Sonra ilişkimiz İstanbul'daki görüşmelerimizle sürüp gitmişti. Gelişim Yayınları'nda çalışıyor, ansiklopedilere madde yazıyordu. Adnan Benk genel yönetmendi. Şair arkadaşım Aydın Yalkut onun yardımcısıydı. Onun için en çok Gelişim Yayınları'na gittiğimde görüşüyorduk. Haberleşip buluştuğumuz da oluyordu. Bir gün ikimiz Sirkeci'den Cağaloğlu'na çıkarken, İran Konsolosluğu'nun duvarı dibinde Yaşar Kemal'e rastladık. Yaşar Kemal, onu görünce karşıdan kollarını açtı, 'N'aber lan yörükoğlu?' dedi. Yaşar Kemal'i orada, ayaküstü o görüşmede tanıdım. Sevgili Abdülkadir'i sevgiyle, dostlukla, özlemle anıyorum."

Hüseyin Yurttaş, 9 Ağustos 2018

4 Haziran 2025 Çarşamba

Geride Kalan

o tren gitti
ben kaldım
bir güz yaprağıydı hüzün
döne döne
indi önüme

yerde ezik bir karanfil
gözlerimde son gülüşün
ve belki hâlâ sallanan elin

o tren gitti
ıpıssız kaldım
yaslandığım ağaç gövdesi
nasıl anlasın beni?

gittikçe daha uzaksın
ses yok kulak dayadığım raylarda
kim duyacak içimde kopan çığlığı
kim görecek beni
kör karanlığında gecenin?

gökte akan bulut
varır mı senin gittiğin topraklara
benden sana taşır mı bu yağmuru?

rüzgâra bıraktım kendimi
sürüklenip gidiyorum
bir şiir seni fısıldıyor
boşluğa düşüyor adımlarım
sigaram söndü ateşim yok
meyhaneler çoktan kapanmış
kendime çekilsem
limanım belirsiz
pusulam kayıp

o tren gitti
ben kaldım
bir güz yaprağıydı hüzün
döne döne
indi önüme

Hüseyin Yurttaş



İzleyiciler