Şah İsmail Hataî etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Şah İsmail Hataî etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

12 Şubat 2025 Çarşamba

Ezel Bahar Olmayınca


Ezel bahar olmayınca
Kırmızı gül bitmez imiş
Kırmızı gül bitmeyince
Sefil bülbül ötmez imiş

Bülbüller gelir ötmeye
Güle sarılıp yatmaya
Bağıban gülü satmaya
Gül kadrini bilmez imiş

Bahçevan sata bu gülü
Haramdır parası pulu
Ağlatma sefil bülbülü
Gözyaşını silmez imiş

Yılda birgün ziyan olur
Dost yoluna talan olur
Bazı insan hayvan olur
Hayvan adem olmaz imiş

Şah Hatayi'm ölmeyince
Tenim turap olmayınca
Dost dosttan ayrılmayınca
Dost kadrini bilmez imiş

Şah İsmail Hatâî (Hatâyî)


    Şah İsmail'in Hatâî mahlasını kullanmasıyla ilgili birçok farklı görüş bulunmaktadır. Bunlardan birkaçını paylaşalım:
    "Şah İsmail bu mahlası seçerken ister tevazuundan dolayı olsun ister başka bir maksattan dolayı olsun 'Hata' denen anlam ile veya bu manada işlenen bir fiil ile bir bağlantı kurarak. bu mahlasını tercih etmiş ve kullanmıştır. Çünkü birçok şiirinde kendisini hatalı gördüğünü ve bu hatalarından dolayı da Allah'ın kendisini affetmesini istediğini belirtmektedir. Şiirlerinin birinde:

    Kılbaki meni fena yüzünde
    Sen Haksın ve men hata yüzünde
    Sen kan-ı mürüvvet ve atasın
    Bağışla Hatayî'nin hatasın

    Diğer bir şiirinde de:

    İhlas-ı dilden ayet-i ta'viz okur mudam
    Yad eylegeç cihanda Hatâyî hatasını
    
  diyerek aslında seçtiği bu mahlasının dünyadaki hatalarıyla olan bağlantısına dikkat çekmek istemektedir. Ancak bu hatalı fiilinin ne olduğunu haliyle açıklamamaktadır."  
Mustafa Ekinci, Harran Üniversitesi

    "10. yüzyıldan 14. yüzyıla kadar İran’ın doğusunda 'HİTAY' adlı bir Türk devleti bulunmaktaydı. Hitaylar resim ve güzel sanatlar konusunda çok ileriydi. Özellikle süsleme sanatında Uygurlularla birlikte Orta Asya ve yakın doğuda çok ileri bir medeniyet kurmuşlardı. Bunu da Mani dinin kurucusu Mani’den ve müridlerinden öğrenmişlerdi. Mani dini 3. yüzyılda İran’da yasaklanınca, Mani dinine mensup olanlar Hindistan üzerinden Orta Asya ve Çin’e kadar gitmişlerdi. Kendi dinleri ile birlikte resim ve güzel sanatları da götürmüşlerdi Mani dininin kutsal kitapları resimler ve tasvirlerle süslüydü. Ressamlar, resim sanatının piri olarak Manizm dininin kurucusu Mani’yi gösterirler. Hitayların Mani mensuplarından öğrenip geliştirdikleri bu resim ve süsleme sanatına 'Hatayi' süsleme sanatı deniliyordu. Şah İsmail de buradan esinlenerek yazdığı şiirleri bu süsleme sanatına benzeterek 'Hatayi' mahlasını kullanmıştır. Safevilerin sarayı 'Hatayi'lerin minyatürleri ve resim tabloları ile meşhurdur. Şah ismail, şiirlerinde Safevileri, Hatayi’lere benzetmiştir. O şiirlerden birisi şöyledir:

    Kırmızı taclu, boz atlı, ağır leşkerli (askerli) heybetli,
    Yusuf peygamber sıfatlı, Gaziler diyen Şah menem.
    Hatai’yem al atlıyem, sözü şekerden tatlıyem
    Murtaza Ali Zatlıyem, Gaziler diyen Şah menem.

  Türk kavminden olan Hitaylar, (Hatayiler) erkeklerinin uzun boylu,  yakışıklı, kadınlarının ise güzel olması ile meşhurdur. İranlı ünlü şair Şirazlı Hafız bir şiirinde şöyle der: 

    Dün peri yüzlü Türk güzeli yanımızdan ayrılıp gitti.
    Acaba ne hatamızı gördü de Hitay yolunu tuttu.

  Makalemizi, benim de aynen katıldığım Ahmet Küçükkalfa’nın şu görüşü ile bitirelim: 

  'Safeviler, Hatayi geleneğin temsilcisi oldular. Şahnamelerdeki minyatürlerde olduğu kadar, mimaride, süslemede, şiirde, tekstilde kısaca güzel sanatların her şubesinde yetkin eserler verdiler.

   Hatayi geleneğin yetkin temsilcisi Şah İsmail’in Hatayi mahlasının, Uygur-Hıtay (Hatayi) yüksek kültürünün ve güzel sanatlarının bir yansıması olduğu kuşkusuzdur.' "  

Hamdullah Dedeoğlu





İzleyiciler