Metin Altıok etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Metin Altıok etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

2 Haziran 2025 Pazartesi

Sonra Git

Bunları yap, sakın unutma,
Mum yak bir aşkın sıcak anısına,
Suyla hesaplaş, rüzgâra sür yüzünü,
Cesedini bul bir yokluğun kıyısında.
Bunları yap, sakın unutma.

Yasını tut, günlerce ağla,
Mandalı düşmüş bir kapak
Göğsünün kuşsuz kafesinde,
Tak tak vururken sızlayan boşluğuna,
Yasını tut, günlerce ağla.

Sonra git yeni bir aşkı bulmaya,
Bir yağmur sonrasının
Duru aydınlığında,
Yıkanmış avlun, dinmiş uğultunla.
Sonra git yeni bir aşkı bulmaya.

Metin Altıok

Resim: Liu Moashan

20 Şubat 2025 Perşembe

Kar

Kar yağdı durmadan üç gün üç gece
Tıkandı geçitler yollar kapandı
Yalnızlığın buzdan çetelesinde
Kimseler umursamadı karı
Yüzlerinde iğreti bir kibirle
Hep düşürmekten korktukları
Dalıp gittiler günlük işlerine

Diz boyu birikmiş kar içinde
Yürürdük uzatarak açtığımız kanalı
İki kar güvesi gibi sokaklarda seninle
Anardık bütün yitik aşkları
Bu karlı kış gününde
Güngörmüş dağlara karşı
Sımsıcak öpüşürdük sarılıp birbirimize

-Sevgilim, yanımda olsaydın keşke!

Şölensiz, sevinçsiz yaşıyoruz şimdilerde
Bir iğdiş ve buruşuk zamanı
Kimsenin türküsü yok dilinde
Karşılayacak yağan karı
Coşkulu ve sarhoş sesiyle
Bıçak açmıyor ağızları
Acı, yalnız acı var yüreklerde

Kar yağdı durmadan üç gün üç gece
Yaslandı duvarlara, kapıları zorladı
Pencerelerden baktı ev içlerine
Kar hiç böyle kimsesiz kalmadı
Kendi özgül tarihinde
Çıngırakların, kızakların karı
Yağdı herşeyin üstüne sessiz bir öfkeyle

Birikti bir çamaşır ipine bile
Saçaklardan sarktı
Attı kendini gürültüyle yere
Kimse sahip çıkmadı
Yığıldı kaldı duvar diplerine
Yalnız kuş ayakları
Bastılar incelikle göğsüne

-Sevgilim, yanımda olsaydın keşke!

Kar var yaşadığımız günlerde
Umutsuzluk çevremizi kuşattı
Kıtlık kıran gündemde
Yine de ele güne karşı
Özenle saklıyorum yüreğimde
Sana duyduğum aşkı
Dört yanım kar içinde 

Metin Altıok


6 Mart 2023 Pazartesi

bir uyumsuz rastlaşma


yangın

    lardan

        geliyorum

            dedi 

                adam 

                    ve 

                        yan

                            gın

                                lara 

                                    gitti 

                                        yanık 

deprem

    lerden 

        geliyorum 

            dedi 

                kadın 

                    ve 

                        dep

                            rem

                                lere 

                                    gitti    

                                        yıkık 



Metin Altıok







6 Mart 2021 Cumartesi

Nasıl da Eskimiştir

Başa dönelim biraz da,
Hep başa döneriz;
Belki bir çay bardağına,
Sıcaklığa, tutuşa, dokunmaya,
Ne güzel anımsarız geçmişi,
Kendi yalanımızla.

Uysal bir geçmiştir,
İyi şeyler kalmıştır aklımızda.
Unutmak bizim bildiğimiz iştir.
İri gözlerin senin
Bütün iyiliğiyle,
Bizi hep nasıl izlemiştir.

Geçmiştir, bugün de geçer
Zamanla güzelleşir.
Geçmişle bugün arasında
Tek bildiğim kendimdir.
Ve kendim, belki hiç bilmediğim,
Nasıl da eskimiştir.

Başa dönelim biraz da,
Örneğin çatlak bir nara.
Eski bir aşka dönelim,
Bir aşkın kanayan anısına,
Ki yıldız dolsun
Apansız karanlığımıza.

Metin Altıok (bir acıya kiracı)

Fotoğraf: Sema Mermertaş

15 Şubat 2021 Pazartesi

Bozlak Kedi ve Ölüm


Kaç zamandır inatla bir sevdayı sürerim,
Bilinmedik yüzünde balkıyan sis peçesi.
Yolları ezberden ben hep ona giderim,
İçimde düğüm düğüm bir bozlak cerbezesi.

Sahi o bozlağı ben ilk nerde duymuştum ?

Ben ki çağ dışı bir uyumsuzluk delisi,
Kendi ipimi belki kendim çekerim.
Gölgeme dadanmış bir tuhaf güz kedisi,
Her yere peşimden onu da sürüklerim.

Sahi o kediyi ben ilk nerde görmüştüm ?

Durmadan garlara garajlara düşerim,
Gayri bilmem ne olur size kalmış gerisi.
Adıma ara sıra törenle mum dikerim
Ölümüne gönülden bir merhaba yenisi.

Sahi o ölümü ben ilk nerde ölmüştüm ?

Metin Altıok




27 Kasım 2013 Çarşamba

Soneler 1

Sevgilim bak, geçip gidiyor zaman:
Aşındırarak bütün güzel duyguları.
Bir yarım umuttur elimizde kalan,
Göğüslemek için karanlık yarınları.
Ağzımda ağzının silinmez ılık tadı,
Damağımda kösnüyle gezinirken;
Yüreğimde yılkı, aklımda ölüm vardı,
Dışarıda rüzgâr acıyla inilderken.
Unutulmuyor ne tuhaf dünya işleri,
Seninle bir döşekte sevişirken bile.
Düşünüyorum hüzünlü genç anneleri,
Çarşılarda, pazarda ellerinde file.

Bu kekre dünyada yazık geçit yok aşka;
Bir şey yok paylaşacak acıdan başka.

Metin Altıok

21 Kasım 2011 Pazartesi

Tezgâhında Acının


Bir gün öleceğim; kaçınılmaz bu.
Şaşılacak bir şey yok.
Ama tersine yaşıyorum ben, sizlere göre
İşte bunun için, çözük saçlı ikindisinde yorgun bir günün, gölgeleri uzarken
ölüvereceğim eskiden.

Benim gibi, çanı dilsiz, havı dökükler;
Yani siz giderken hüzünle dönenler,
Çatlak yüzleriyle, göçmüş aşkları, ayrılıkları simgelerler.
Çift yönlü bir zaman sürecinde, onlar eskiden ölürler.

Eskiden nasıl ölünür?
Bunu bilmiyorum henüz.
Ama, eskiden ölen biri sanırım, bir mezat gramafonun borusuna sessizce gömülür.
Ve o gramafon borusu, ne gariptir gece sefaları gibi, akşam açıp sabah örtülür.

Esvap dolabında geceleyin karanlıkta, bir böcek çıtırtısı; neleri çağrıştırır
uykusu kaçana?
Sessizliğin üstünde bir küçük nokta dönüşür imgelere, bir tohum gibi çatlayarak kulakta.

Geceleyin bir böcek çıtırtısında....
Meşin çaresizliği kınına keskin hançerin,
Ezilmiş bir izmarit, ayakkabı ökçesiyle,
Kopuk bir tespihin dağılmış taneleri,
Ve sırrı dökük bir ayna, yok mudur birazda.

Hiç bir şey yalınkat değildir dünyada
Yazısı akmış, ıslak, pörsümüş sayfa,
Sonbahar göğünde, katar katar turnalara bakan adamın gırtlağındaki tıpa.
Kumaşa uyumsuz yama,
O böcek çıtırtısında....

Uğursuz sayılır bazı şeyler, bazıları uğursuz,
Tümüyle boş değildir bu inançlar.
Kimi zaman doğru, yanlış çıkmıştır kimi zaman.
Mutsuzluk ve mut.
Ölüm ve yaşam şansa bırakılmıştır.

Bir kaçıştır bu;
Çünkü en az ölüm kadar korkar insan yaşamaktan.
Karıştırır puslu düşü, katı gerçeğe
Düşü biraz gerçek, gerçeği de biraz düş yapar..
İnanır bilinmeyene bilinen kadar.

Peki ya tesbih böceği, sürüngen yılan, korkunç yanlızlığı ağında örümceğin,
uzun dehlizi kör köstebeğin.
Onlar tam ortasında kaçınılmaz gerçeğin
Bense çekiyorum çilesini iğneye geçmiş ipliğin.
Sütün içine birkaç tane çörekotu atarlar, nazar değmesin diye.
Lekeler aklığını siyah tanelerle.
Eski minyatür ustaları bozmak için kusursuzluğu,
Eski minyatür ustaları bozmak için kusursuzluğu,
Resimden bir suretin taşırırlardı boyasını isteyerek, sınırlarından.

Kusurlu dünyamızda, yer yoktur kusursuzluğa.
Demir pas tutar, gümüş karartır, kurtlanır kar bile, alev is yapar
ve insan içinde bir kafesle yaşar,
İnilti gibi, kimi zaman bir garip ses duyar.

Bunun için intihar parçasıdır hayatın.
Unutmayı deneyin, gizleyin istediğiniz kadar,
Bir çekmecede kilitli pırıl pırıl bir anahtar, gününü bekler sabırla,
bilincinizi kurcalar.
Nasıl olsa elinizde bir başka anahtar var.

Tırnakları kirli, kabuk bağlamış elleri, bir çocuğun makadam gözlerinde
bakışı tökezliyor.
Muska yüzlü kadınlar, kimseye sezdirmeden bir acıyı gizlice emziriyor.
Odama sığınıyorum, dışarıda kar yağıyor.

Boğazımda ardarda sözcük düğümleri,
Bakıyorum, gölgem kırılmış ortasında, duvarla döşemenin arasında.
Ben şimdi çıkıyorum, belki geç gelirim.
Kızıl bir gülün hüneri kanayan yüreğimden, hüküm giydim sevgiyi.

Köstekli şiiri ikide bir cebinden çıkarıp bakan şair, ne oldu sana?
Kaç dikiş atıldı bileğindeki çentiklere?
Örselenmiş aşklarınla şimdi neredesin?
Çektiğin bunca acı, kefareti değil unutma yaşadığın çaresizliğin.

Acıdır, şişelerin dibi, bir koşunun umulmadık bitişi,
Bakır çalığı zahirli acı gündemdedir.
Acıdır borsa haberleri, türk parasının değeri, düşüp yükselen altın.
Acıdır gelinlik bir kızın sandık lekeli çeyizi.
Uyumsuz bir sıfat; birinci tekil şahıs; ben, çok acıdır.
Biz zaten acıyız, biz dediğim üç-beş kişi.
Aksayan bacağı tahta iskemlenin, kırık saplı bıçak, oynak perçinleriyle çatlak bir fayans acıdır.

Yüzde işareti şaşkın bakışlarıyla, onca harf arasında dilsiz ve çok acıdır.
Bir donanma fişeğidir açılan gökyüzünde, acı bütün renkleriyle.
Ben törpülüyorum bir aşkı sıkıştırıp mengeneye,
Sevmek çok acıdır.


Metin Altıok

Resim: Edvard Munch

17 Kasım 2010 Çarşamba

Evde Yoklar

Durmadan avuçlarım terliyor,
İnildiyor ardımdan
Girdiğim çıktığım kapılar.
Trenim gecikmeli, yüreğim bungun,
Bir bir uzaklaşıyor sevdiğim insanlar.
Ne zaman bir dosta gitsem,
Evde yoklar.

Dolanıp duruyorum ortalıkta.
Kedim hımbıl, yaprak döküyor çiçeğim,
Rakım bir türlü beyazlaşmıyor.
Anahtarım güç dönüyor kilidinde,
Nemli aldığım sigaralar.
Ne zaman bir dosta gitsem,
Evde yoklar.

Kimi zaman çocuğum,
Bir müzik kutusu başucumda
Ve ayımın gözleri saydam.
Kimi zaman gardayım
Yanımda bavulum, yılgın ve ihtiyar.
Ne zaman bir dosta gitsem
Evde yoklar.

Bekliyorum bir kapının önünde,
Cebimde yazılmamış bir mektupla.
Bana karşı ben vardım
Çaldığım kapıların ardında,
Ben açtım, ben girdim
Selamlaştık ilk defa.

Metin Altıok
Resim:  Arater Blogspot' tan alınmıştır.
Yorum: Mümtaz Sevinç



10 Kasım 2010 Çarşamba

Öndeyiş

Bedenim üşür, yüreğim sızlar.
Ah kavaklar, kavaklar...

Beni hoyrat bir makasla
Eski bir fotoğraftan oydular.

Orda kaldı yanağımın yarısı,
Kendini boşlukla tamamlar.

Omuzumda bir kesik el,
Ki durmadan kanar.

Ah kavaklar, kavaklar...
Acı düştü peşime ardımdan ıslık çalar.

Metin Altıok







İzleyiciler