Stephanie Burgis etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Stephanie Burgis etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

28 Eylül 2023 Perşembe

Karanlığı Zaptetmek


Kurtlar yine penceremin önünde dolanıyor. Everard sabrımı taşırmak için koydu onları oraya. Gün içinde insan oluyorlar; ağaç gövdelerine yaslanıp dişlerini karıştıran kaba saba insanlar ve bu dünyadaki hiçbir güç, kaçmak için bile olsa beni onların arasına çıkaramaz. Fakat gece olunca... Gece olunca gölgelere ve keskin dişlere dönüşüyorlar. Cesur kalabilmek için, rahibelerin bana öğrettiği gibi tespih çekerken bile iniltilerin boğazımdan yükselmesini durduramıyorum.

Hiç kapıya veya pencerelere saldırmadılar. Henüz değil. Hala Everard’ın hakimiyeti altındalar... Ama bu uzun sürmeyecek.

Beni bu yıkık dökük kulübede bıraktığında bana “Bir ay” dedi. Everard babamı öldürdükten sonra, sığındığım manastırda beni bulup kaçırmıştı. Ancak ona ne ölüm tehditleriyle ne de tecavüzle ağzımdan evlilik yeminlerini alamayacağını söyleyince, farklı bir yola başvurdu. “Yaratıklara anlayacakları şekilde ödeme yaptım. Bir ay boyunca, buradan çıkmadığın müddetçe sana zarar vermeyeceklerine söz verdiler. Ama bir ay sonra verdikleri sözün geçerliliği de kalmayacak.” Kibirle gülümsedi. Üzerinde kanı titizlikle temizlenmiş babama ait mantoyla ışıl ışıl duruyordu. “Umarım o zamana dek fikrini değiştirecek kadar aklın vardır.”

Yarın bir ay dolacak. Everard her geldiğinde, yeminimi bozmadım ve onu reddettim. Ancak yarın sabah tekrar gelecek. Ve yarın akşam...

Mumlar, duvarın çatlaklarından aniden giren soğuk bir rüzgârla titriyor. Sert ahşap zemine diz çöküyorum ve sanki beni sonsuza dek güvende tutacakmış gibi parmaklarımı tesbihin taşlarına sarıyorum.

Ama şimdiye kadar kimse beni koruyamadı. Her zaman çok güçlü gördüğüm babam, beni Everard’a gelin vermediği ve düğün hediyesi olarak gelecek zengin toprakları reddettiği için gözlerimin önünde öldürüldü. Manastırın kutsallığı bile Everard’ın adamlarını dizginleyecek kadar güçlü değildi.

Yarın gece de, bu ahşap duvarlar kurtları uzak tutacak kadar güçlü olmayacak.

Gençken bakıcımın anlattığı bazı eski hikâyeleri anımsıyorum. Ama Everard hatırladıklarımın gerçek olduğunu kesinleştirdi.

“Onların evleri yok; onları en tiksinç zorbalıklardan ve sapkınlıklardan alıkoyacak toprakları veya dinleri yok. Gündüz gözüyle insan gibi görünebilirler, ama gerçek benliklerinde kalpleri hala kurt kalbidir. Kendilerinden olmayana sadık değillerdir. Ve dişlerinin en ufak bir sıyırmasıyla...”

Kendimi ürpermekten alıkoyamadım. Sırıtırken Everard’ın dişleri görünüyordu. “Küçük manastır kızı,” diye fısıldadı, “O zaman geldiğinde ben bile seni karanlıktan kurtaramam. Bu ay bitmeden kaçabilmek için bana yalvaracaksın.”

Pençeler kulübenin dışındaki buz tutmuş zeminde yankılanıyor. Birbiri ardına gelen sert nefesler ince pencereleri buğulandırıyor.

Everard’ın nasıl bir insan olduğunu anlayınca beni ondan koruması için babama yalvarmıştım. Babam öldüğünde kalacak yer için rahibelere yalvardım. Geçtiğimiz ay ise her gün, yardım etmesi için Meryem Ana’ya yalvardım.

Ama hiçbir zaman, hiçbir şey için, babamın katiline yalvarmayacağım... Ruhum için bile.

Oturduğum yerden doğruldum ve tesbihin parlak taşları arasından parmaklarımı çözdüm. Tesbihi; küçük kızlara ilahlarının gücü ve koruyuculuğu hakkında anlatılan hikâyeler kadar asılsız diğer gölgelerle birlikte, dikkatle köşeye yerleştirdim.

Bir kurdun uluyuşu, gecenin havasını yırtıcı ve yabani bir edayla delip geçiyor, omurgamdan aşağı süzülüyor. Küçük bir kızın iniltisi boğazımdan çıktı çıkacak. Dişlerimi sıkıp korkumu yutuyorum.

Bakıcımın hikâyeleri gözümün önünde canlanıyor: göz kamaştıran keskin dişler, kürk ve açlık ve uçsuz bucaksız bir karanlık...

Ama o karanlığın içinde güç de barınıyor.

Zarif yetiştirilmiş tüm kızların olması gerektiği gibi küçük ve yumuşak parmaklarımı esnettim. Yarın gece, uçlarında pençeler olduğunda bu parmaklar nasıl görünecek, merak ediyorum. Umarım, Everard benden merhamet dilediğinde, yüzündeki ifadenin tadını çıkaracak kadar kendim kalabilirim.

İlerledim ve kapıyı açtım.

Kapıda bekleyen bir çift altın rengi göze, “Sana bir teklifim var,” diyorum.

Ve karanlığı içeri davet ediyorum.

Stephanie Burgis, Holding Back The Darkness

Çeviri: Özgür Onat Çinkılıç



İzleyiciler