Hüseyin Alemdar etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Hüseyin Alemdar etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

12 Nisan 2025 Cumartesi

Barak Tarzında Keder

                Sıcak bir kış getir bana
                    uykumda sarılmam için
                                        Ülkü Tamer

Sen Agamennon de Ülkü abim
ben Nurdağı diyeceğim
bir dağ yüreğinin inleyişiyle
Arapoğlu barağı söyleyeceğim
Allah vergisi Antepli sesimle

Rakı içmek seninle Alleben'de
bir kumrunun kanadına güzellik çizmek
sonra o güzelliği aşk avazıyla bağırmak
dağın değil de bir gölün dibindeki sıcaklığı duymak
gerçek deprem bu olsa gerek: şiir gibi ağlamak

Ah! Bir dağı bir dağa çarpmak baraktır Antep'te
sahi, mecnun derler Antep'te çakılıp kalana
Onat abiden duymuştum her Antepli biraz delidir
hele söyle Ülkü abim bizden biri miydi Nakıp Ali
göğün mor pelerinini Paris'e ilk kim götürdü

Aşkta ne usta ne çırak olabildim sizler sayesinde
Antep'i gördüm göreli iki gözümde aynı yalan
belki bir barak daha söyler de
bir ırmağın yasına uyar ölürüm
Yeşilçam jönü bir Antepli gibi!

Hüseyin Alemdar, Yeşilçam, 2 Şubat 2024


21 Kasım 2024 Perşembe

Mohi...

                                                            Hüseyin Alemdar'a

Mohikanlar gibi kaldık şu ekmeksiz dünyada
Bugün içimden herkesle barışmak geçiyor
Alnımın silgisini kalbimde sınamak
Çemişkezek'te golf oynamak
Süphan’dan Ağrı’ya kadar yuvarlanmak
En çirkin sevgilime güzel bir şiir yazmak geçiyor

Üç beş adam... kaç kişi eder
Bu resimde hiçbirinin iki yakası biraraya gelmiyor
Mızıkçılık yapsam arkadaşım ağlar
Islık çalsam kızar annem- 'şeytan azar!'
Bütün şeytanlarımı ıslığımla boğsam
Torbamdaki o resmi
çalkalayıp çalkalayıp yeniden bassam
Belki kalbim iyi bir yerlere denk düşer

Mohi
Kan

(Mohi diye bir at var bugünkü yarışlarda
Gelmez  biliyorum, yine de oynasam...)

Kanı eksik bir Mohi gibi kaldım şu damarsız dünyada...

Barışımı erteledim!

Ahmet Erhan (1958 - 2013), Burada Gömülüdür 2, S.235 


1 Eylül 2016 Perşembe

Ayna


Aşka çalışma yaşı kırktır doğuda
aynada çalkalanmış bir kalple
aşkın amentüsünü görmüştüm yüzümde
isot bir yanma şiire çalışıyordum
içime dökmüştü Balıklıgöl tüm balıklarını
Fırat ile Dicle'nin aşkıydım Urfa'da
Şâirlere aşkı ve hayatı şehirler öğretir
her şâir hüznün tekerrürü bir şehirdir aslında!
Aynalarda saklanma yaşı kırkbirdir doğuda
kırkbirimde Hakkâri'ye saklanmıştım annem yerine
Ferit Edgü upuzun bir "O" üflemişti içime sanki
kalbi sağda olanın içi Ağrı'dır demişti Onat abi
ben bütün Hakkâri'yi doğu anlamıştım
Şâirlere ân'ı ve anneyi şehirler anlatır
her şâir aslında kendine annedir !
Aynalarda durma yaşı kırkikidir doğuda
son hayâl Bingöl'de okumuştu Metin abi
benim ve kızımın kulağına Büyük Saat' i
ben kızımsızdım o ara
kızım Göğe Bakma Durağı'nda kankara
Şâirlere göğü ve gizi şehirler gösterir
her şâir şehirden yontulma bir gizdir aslında!
Aynaları kırma yaşı kırküçtür doğuda--
tam böyle demiştim ki--
kızım seslendi içindeki doğudan:
hüznü tekerrür edenin adı yaman
içi büsbütün Adıyaman'dır baba!
Paranın cini bir Mardin'dir
hep abim kalacak Murathan !
Kırkdördümü küçük kızım getirdi demin
artık kırılacak ayna yok derim !

Hüseyin Alemdar



18 Kasım 2013 Pazartesi

Keder Vakti

                                                                                Dolu silâhı şimdi
                                                                                Daya bomboş yüreğine*

sağ elini kalbinin üstüne koy sol elini havaya kaldır sivas
pîr’ler ve âşık’lar aşkına söyle senin bu yaptığına sivas mı denir
söyle suya ateş çiye kül dediğin günden beri mutlu musun allasen!
sana seni şikâyetimin bin sayfalı defteri var âh’a şuramda
bir elimde kızımlar bir elimde yedi yeri yama(n gökyüzü
içim ki kızılay bir ankara kır kır geçmişi kırmak düello tadında 
sırasıdır şimdi bin sitem gelip sana döküleceğim madımak’ta--
sırasıdır ya, keder vakti bir şiiri sustum da geldim bak behçet
aşk-ı güzergâh kendimi deplasmanlara salmam senden hatıradır
her elini tuttuğuma ekmeğim sevgilim deniz fenerim demem
her dem yanında taşıdığın üç şeyin kanamasıyım sivas’tan bu yana
biri çakıl taneleri: hece hece bordo bir ömre ithaf kurşun sözler
biri çatlamış çatlayacak güz narı: eylül’üm, yazmadan edemem
bir öpüşün bıraktığı harlı leke öbürü: hardan öte sine-i har hâlâ!                     
ince bir tığla örsem içimi bir daha keder bu ya hep sana çıkarım
sesler ve küller tanığıyım ses ve kül imgesinde sınarım kendimi
ne denli sınasam da bir yanım bozlaktır bir yanım yaralı koşma
ayrılığın hem konmuş hem göçebe hâline ne denir ki sahi
ak örtü üstüne mor mendil söyle orda ağlamak mıdır behçet!
âh, sen ki tüm türkülerini siyah süvari gecesinde söyledindi
kentten taşraya tentürdiyot sürülen her yara hep seni hatırlatır

çok gittin çok kaldın sanki, daha gitme !      çünkü beyaz bir gemidir ölüm**

*Attila József   **Behçet Aysan 

Hüseyin Alemdar

16 Aralık 2010 Perşembe

Öldüğünü Kimse Bilmiyor


Yeşilçam Hitchcock’una, gençliğime !

Sinemalar nasıl da nefisti o zamanlar
ben bu izzet-i nefisle geldimdi oralardan
kadınlar leke leke geldimdi sinemalar lime lime kaldımdı
laf aramızda Garbo nefisti Gardner nefisti
Deneuve nefisti Janet Leigh nefisti
filmlerden kaçma gençlik arkadaşımdı Errol Flynn
Hollywood’a niyet Hitchcock’u Londra’da yakaladığımda
gençliğime çok cennet bi’güzel purosunu ateşledimdi
:Alpay hariç!
bütün mustafalar biraz deliydi o zamanlar

Sinemalar nasıl da arzuydu o zamanlar
ben bu sine-i arzu geldimdi oralardan
memelerinden sevdiğim kadınlar
memeuçlarımdan içime girerdi
Arzu Feri Mine dudaklarından kasıklarına
birer geniş göktüler - bileklerimde birer kesik şimdi her biri !
Doğuştan günaha meyilliydim ya
kinim de kirim de beyazperdeydi
gidip kendimi kadınlarda temize çekerdim
ben de bilirdim ki neyim var neyim yok hepsi kabahat
kin ve kirden pirüpak bir yalandı cennetim: adı Nebahat
: Alpay dahil !
bütün mustafalar çokça deliydi o zamanlar

Ben mi demiştim biri mi demişti
"bir ölüden alır herkes bir ölümü"
o eski hastalık hangi galaya gitsem şimdi
kendim dahil herkesin yüzü kem kıyamet
sen öldün, sinemaların öldü, sen de bir ölüsün diyorlar
sinema veremlisi iki gizli ikizdik biz doğuştan
:Alpay-Tolgay
ikimiz de hep iki şeyden düşerdik: kadından ve veremden
ikimizden biri düşse annemizin sesini duyardık
"oğlum, kardeşin düştü kaldır içi kanayacak !"
Beyoğlu’nda bir otel odasında bir ölüden
kalıbıma göre giyindiğim bir ölüm şimdi bu
ben değil sinemalar söylüyor: üç ay olmuş ben öleli
yalnızca afişleri değiştiren bir çocuk sesi tek duyduğum
sinemalar göz parkıdır, sinemacılar ölmez diyor
Metin Erksan dahil öldüğümü kimse bilmiyor

Hüseyin Alemdar (Beyoğlu - 22.02.2006)



İzleyiciler