Rukiye Garip etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Rukiye Garip etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

16 Şubat 2025 Pazar

Salınacak

                                    “biriyim, cesurum, var mısın ellerime
                                    bir başka sabaha kadar içelim.”
                                                                    Edip Cansever

saçımdaki örgüyü açmakla başlayacağım söze
kasabalar istasyonlarından başlar, her zaman
su kenarına kurulmaz çadır ve benim ayvalarım
güneşte üşür, karıncalarım bir devin avucunda
ne kadar yel diyorsan o kadar sağırım sana
kulak arkalarım çiçeklerin tutunsun diyeydi
toprağım diyorsun ben bir avucum açar mısın meyvene
ellerin diyorum yeni çıkmış bahçeden

içimden geçen çölle dilinden geçen işaretsiz levha
şaşıralım içindi, dilinin tek bir tüyünden
kirli beyaz bir melek doğrulabilirdi ama kanatsız
su çekildi, kum dememi bekliyorsan tanrı da
bu kadar beklemişti, büyük harfle başlamaktan
başka işe yaramıyor şimdi ismi, bağışlamadan
kalkıp yıkadın en çok da boynuma haksızlık eden
nefesini, bundan mıydı kına tutmaması sesinin

bir boğumluk incir rakısıyla devam edeceğim sonra
hangi yanımdaki hangi örgümün kaçıncı boğumu
serçelerinle ördüğünden tutamları aralıklı
kız çocuklarının saçlarına kuşlar konsun diyeydi
bıyıklı babalar, ama serçelerle saç örmeyi
annem bile bilmezdi, babamın bıyık bırakmayı
kuşyemliklerini doldurmayı bilmediği gibi, bu yüzden
hızla havalanan bir salıncaktan inmedi hala çocukluğum

Didem Gülçin Erdem

Resim: Rukiye Garip, Suluboya, 56cm x 38cm


3 Kasım 2024 Pazar

Güzeli Kurtarmak

İki direk arasındaki çizgi, top sınırı geçti mi gol diyorlar
ömrün ne kadarında acı çekersek yaşadı sayıyorlar
künhüne varınca yaşamın, an boş anılar boş
her şey insanın içinde, yâr da yara da senden içre
her sevinç başka birinin gözyaşı kamburumuzda

Yaşamak sanki bir defteri yarım bırakmak için başlamak
hepinizi rüyanıza girecek bir meleğin sevinciyle uyuttular
oysa ölüm hiç bitmeyecek bir uyanma hâli değil mi?
beyaza ölüm yazıyorlar oysa ten ve tin rengi siyah
aşkın giysisi çıplak, yaranın İlacı kabuk bağlamak

Gece üzerimde bir perde, ben sadece şiire inandım
benim amentülerim hep belagat dilinde
aslında her doğum ölüme uzanacak bir nefes çılgınlığı
debisi yüksek bir ırmağa benziyor içim
yaralanmak estetik bir çirkinlik sayılır mı?

Zayıfım, kırılganım, fersudeyim güzeli kurtaralım

Serap Aslı Araklı, Madenler, 18 Temmuz 2024

Resim: Rukiye Garip, Suluboya 56x76 cm


7 Mart 2024 Perşembe

Rüzgâr Durdurma Takvimi

İnsan bir okyanus koymalı bazen arasına ayak izlerinin,
sığınsa da kalbine gezerek ısıttığı karalar
zalim kahramanı olmalı bütün terk edişlerin.

Çok görülmüştür kartalın kıyıdan döndüğü
kaplanın yırtıcı merakıyla denizden yüzgeri ettiği,
ama bir kere olsun erkek dediğin bırakıp ardında
ata mezarlarını uzak volkanların kaynayıp söndüğü adalara gitmeli,
adını söylesin diye bir taşın içinden evini yakan ateş.

Bilmeli dünya sevdalısı, kandadır ateş gemisi,
kadının uykusundan biçilen yelken bezi yüzdürür
meçhule gidenin kalbini.

Ah bir dedikodudur hayat sıkıntı verip huzuru vaadeden:
Tek armağan uğurlanış sözleri.

Adnan Özer

Resim: Rukiye Garip, Suluboya Çalışma 


4 Ocak 2024 Perşembe

Beyaza Dönsün Diye Devran

Yanlış susuyorsun - gözlerin ağıt -
maviye bak.
Bir bugün mü, başında bunca bela.

Hatırla ,
bulut değildi, umut hiç değil
üstümüze abanan - isli duman.
Biz ki milattan önce , milattan sonra
acı kara yıllar devşirdik sabırla
beyaza dönsün diye devran.
Kimi zaman bir çığlıkla çıktık, çığ altından
bir çığlıkla yıktık surları kimi zaman.
Biz ki nice tuzaklardan, sunaklardan
korlardan, korsanlardan kurtulan
kurban.

Yanlış susuyorsun - gözlerin ağıt - 
maviye bak.

Sesin gökyüzüne akan ulu bir çavlan
susma, zamanın durağı yok.
yok tarihin molası.
Bırak sesin gökyüzüne aksın, yıkasın yıldızları.
Kapama şarkını, şarkını kapama
durma öyle kendine uzak.

Yanlış susuyorsun - gözlerin ağıt - 
maviye bak.

Değer kıyımlarına en soylu yanıt
şarkıyla
güneşe köprü kurmak.

Türkân İldeniz

Resim: Rukiye Garip, Balıkçı, Suluboya





21 Aralık 2023 Perşembe

Düşe Dünya

acı dindi, duruldu deniz 
avcumda yeşil bir direnç 
kımıldıyor, mis kokuyor fesleğen 
gök mavi bir yelken kanatları alnımda 
simitçiler, piyangocular, falcılar 
hayat! kal biraz daha!
ah o aceleci güvercin sürüsü
havalanıp iniyor meydanlara 

topuklarımdan saçlarıma kırgındım 
bir aynanın içe bakması gibi 
sözsüz, tozlu, bulanık yaşadım 
şimdi güneş önümde yürüyor kurula kurula 
sabahın ayakları pespembe, elleri iğde
saç örgüsünü çözüyor minik kız 
fırfır etekleri yaza dönüyor, dünya düşe dönüyor 

son sigarasını söndürüyor sonsuz adam
kirpiklerden düşmeyen bir ayrılık 
yürünmüş yollar, yürünecek yollar 
yollardan masal yapar ağızlar
ağrıyan taş, kederli çiçek, sızlayan su 
dilimde dağılıyor dünyanın tek gerçek sorusu

kendini hiç mi sevmedin çocuk?

Özge Sönmez, Edebiyat Nöbeti Sayı: 48, S.30

Resim: Rukiye Garip, Suluboya Çalışma

7 Aralık 2023 Perşembe

Biraz Daha




Bir uzun öykü biter Yorulur kişileri Girer derede yıkanır Yollar inatçıdır Keçiler ağaçlara tırmanır Döner döner de bir Temmuz günü Böceklerle bir köşede tükenir Çalkanır güçlü denizler Bütün o delilikler üstüne Devrilir devrilir de Varır bir çöplükte yorulur Yurdum benim Taşım toprağım Göğüm ağacım Çiçekli dikine dikine yamacım Gelir gelir de Kötü bir güne dayanır O öykü öyle bitmez Yorulmaz kişileri Varır gün ışığına şöyle Yunar, yenilenir Yolların inatçılığı nicedir Ağaçlarda keçilerin başı vurulur Köşeler dolandığı yerde düzlenir Alır bir soluğa götürür Çalkanır güçlü denizler Bütün o erdemlikler üstüne Yücelir yücelir de Varır o köhneyi kurutur Yurdum benim Taşım toprağım Göğüm ağacım Gelin çiçekli köklü ağacım Elbet bir gün gelir O güzel güne uyanır.
Müştak Erenus
Resim: Rukiye Garip, Suluboya, 56x38 cm


 

İzleyiciler