14 Şubat 1981 Cumartesi, Saat 02.19
Saat 19 haberlerini dinlerken iyice uyku bastırdı. Yatıp
uyudum. Bir rüya gördüm. Yazık, rüyalarımı ziyan ediyorum. Biyerde (Nişantaşı gibi biyer) Alpay Kabacalı'yla
buluşuyoruz. Bir sinemaya gidiyoruz. Ben bu sinemaya
hiç gitmedim diyorum. Giriyoruz. Benim biletim yok.
Alpay önümden giderken bende iki tane var diyor. Bilet
denetleyen kadına, öndekinde diye başımla işaret ederek
geçiyorum. Biletçikadın bile ayrıntılarıyla kafamda. Bu
rüyalar ne müthiş bişey. Gerçekte olsa böyle bir kadın
hiçbir iz bırakmaz. Boylu poslu, kırk elli arası bir kadındı.
Hafif kır saçlarını topuz yapmıştı. Bir geniş merdivenden
başkalarıyla iniyoruz. Yapının güzelliği çok hoşuma gidiyor. Tavanlar çok yüksek ve heryan ceviz kaplama, duvarlar
ve kimi yerde tavanlar da... Avizeler, lambalar harika...
Bitakım salonlardan, geçitlerden geçiyoruz. O ne güzel
mağazalar, konferans salonları... Duvarlar cilalı ceviz ağacı,
ama salt kaplama değil, işli, nakışlı, oymalı, kabartmalı,
çökertmeli... Rüya gibi güzel denir ya, işte tam öyle,
rüyada rüya gibi güzel biyer görüyorum. Uzun, büyük...
Kendi kendime, "İstanbul ne büyük, ne gizemli biyer,
doğma büyüme İstanbulluyum. Bunca yıldır bu kentte
yaşadım. Ne şaşılası şey, hem de İstanbul'un göbeğindeki
böyle biyeri hiç bilmiyorum, gelmemişim buraya" diye
düşünüyorum. Öyle büyük ki bu yer altı alanı, içinde bir
de okul var; güzel giyimli öğrencileri görüyorum.
Alpay'a, "Burası ne güzel biyer, hiç gelmemişim...
Kimin burası?" diyorum. "Helmut'un," diyor. Anlayamıyorum. Söylenişini açıklamak için, "Helmut Schmidt gibi," diyor. Demek İstanbullu bir zengin Alman'ın... Ama
Alpay onu herkes tanırmış, benim de tanımam gerekirmiş
gibi söylüyor. Bisürü güzel dükkânlar; kuyumcu, antikacı,
mobilyacı... Bütün dükkânlar kalın ceviz ve çam... Sinema
da oralarda biyerde... Bana kalırsa Kafka rüyalarından
en iyi yararlanmasını bilen, rüyalarını en iyi kullanan
yazarmış. Rüyalarıyla yaşamından bileşkeler yaratmış.
O yeraltı gezi yer[i] Kafka mekânları gibi biyer.
Alpay'a, peki bu mağazalara gelmek isteyenler nasıl
gelecek, her buraya gelen sinema bileti almak zorunda
kalacak... Salt sinema seyircileri içinse bunca mağaza, seyircilerden müşteriyle geçinemez. Sonra düşünüyorum ki
dükkân sahiplerinin ve çalışanlarının geçiş kartları vardır.
Ama olmaz ki, müşterilerin de geçiş kartları olamaz ya...
Uyandım. Radyoyu başucumda açık bırakmıştım. Saat
24. Tam radyo son haberleri verip kapanırken uyandım.
Uyumaya çalıştım. Uyuyamadım. Kalktım. Helaya gittim. Giyindim. Yatağımı yaptım. Büyük yapıdan tahta
parçaları getirdim. Hava berbat, yağışlı, rüzgârlı, oldukça
soğuk. Sobamı yaktım. Çay yaptım. Bu notları yazdım.
Şimdi Almanya yazılarının belgelerine bakarak notları
sıralayacağım.
*Helmut Schmidt 1974-1982 arası Almanya başbakanı.
Aziz Nesin, Unutulmayan Rüyalar, Nesin Yayınevi, S.96-97