Dilimi bilseydim
başka konuşurdum
bilseydim geyiklerin,
ağaçların dilini
kara basar, karalar basar
başka konuşurdum.
Erken doğduk biz,
kalbimizden önce doğduk
adı anne olana
anne ismini verdi adem
ölüme ne isim vereceğimizi bilemedik.
Diline kartopu değmiş
muğlak bir çocuğum
yapraklarına inanan ağaçlar gibi arkadaşlarımın sözlerine inanırım:
İhtiyarlamayan cümlelere çırağım:
"Söz,
bizi önce Tanrı
sonra insan yapar"mış.
Kalbimin yerini bilseydim
gidenlerin adresini bilseydim
başka konuşurdum,
karla pekmez ezer,
ölümü topa tutardım.
Ölümü bilseydim,
bilseydim aldıklarını geri vermeyeceğini
hayata gezmeye gönderirdim...
Sezai Sarıoğlu