17 Temmuz 2024 Çarşamba
Sarhoş Gemi
28 Eylül 2023 Perşembe
Karanlığı Zaptetmek
Kurtlar
yine penceremin önünde dolanıyor. Everard sabrımı taşırmak için koydu onları
oraya. Gün içinde insan oluyorlar; ağaç gövdelerine yaslanıp dişlerini
karıştıran kaba saba insanlar ve bu dünyadaki hiçbir güç, kaçmak için bile olsa
beni onların arasına çıkaramaz. Fakat gece olunca... Gece olunca gölgelere ve
keskin dişlere dönüşüyorlar. Cesur kalabilmek için, rahibelerin bana öğrettiği
gibi tespih çekerken bile iniltilerin boğazımdan yükselmesini durduramıyorum.
Hiç
kapıya veya pencerelere saldırmadılar. Henüz değil. Hala Everard’ın hakimiyeti
altındalar... Ama bu uzun sürmeyecek.
Beni
bu yıkık dökük kulübede bıraktığında bana “Bir ay” dedi. Everard babamı
öldürdükten sonra, sığındığım manastırda beni bulup kaçırmıştı. Ancak ona ne
ölüm tehditleriyle ne de tecavüzle ağzımdan evlilik yeminlerini alamayacağını
söyleyince, farklı bir yola başvurdu. “Yaratıklara anlayacakları şekilde ödeme
yaptım. Bir ay boyunca, buradan çıkmadığın müddetçe sana zarar vermeyeceklerine
söz verdiler. Ama bir ay sonra verdikleri sözün geçerliliği de kalmayacak.” Kibirle
gülümsedi. Üzerinde kanı titizlikle temizlenmiş babama ait mantoyla ışıl ışıl
duruyordu. “Umarım o zamana dek fikrini değiştirecek kadar aklın vardır.”
Yarın
bir ay dolacak. Everard her geldiğinde, yeminimi bozmadım ve onu reddettim.
Ancak yarın sabah tekrar gelecek. Ve yarın akşam...
Mumlar,
duvarın çatlaklarından aniden giren soğuk bir rüzgârla titriyor. Sert ahşap
zemine diz çöküyorum ve sanki beni sonsuza dek güvende tutacakmış gibi
parmaklarımı tesbihin taşlarına sarıyorum.
Ama
şimdiye kadar kimse beni koruyamadı. Her zaman çok güçlü gördüğüm babam, beni
Everard’a gelin vermediği ve düğün hediyesi olarak gelecek zengin toprakları
reddettiği için gözlerimin önünde öldürüldü. Manastırın kutsallığı bile
Everard’ın adamlarını dizginleyecek kadar güçlü değildi.
Yarın
gece de, bu ahşap duvarlar kurtları uzak tutacak kadar güçlü olmayacak.
Gençken
bakıcımın anlattığı bazı eski hikâyeleri anımsıyorum. Ama Everard
hatırladıklarımın gerçek olduğunu kesinleştirdi.
“Onların
evleri yok; onları en tiksinç zorbalıklardan ve sapkınlıklardan alıkoyacak
toprakları veya dinleri yok. Gündüz gözüyle insan gibi görünebilirler, ama
gerçek benliklerinde kalpleri hala kurt kalbidir. Kendilerinden olmayana sadık
değillerdir. Ve dişlerinin en ufak bir sıyırmasıyla...”
Kendimi
ürpermekten alıkoyamadım. Sırıtırken Everard’ın dişleri görünüyordu. “Küçük
manastır kızı,” diye fısıldadı, “O zaman geldiğinde ben bile seni karanlıktan
kurtaramam. Bu ay bitmeden kaçabilmek için bana yalvaracaksın.”
Pençeler
kulübenin dışındaki buz tutmuş zeminde yankılanıyor. Birbiri ardına gelen sert
nefesler ince pencereleri buğulandırıyor.
Everard’ın
nasıl bir insan olduğunu anlayınca beni ondan koruması için babama
yalvarmıştım. Babam öldüğünde kalacak yer için rahibelere yalvardım. Geçtiğimiz
ay ise her gün, yardım etmesi için Meryem Ana’ya yalvardım.
Ama
hiçbir zaman, hiçbir şey için, babamın katiline yalvarmayacağım... Ruhum için
bile.
Oturduğum
yerden doğruldum ve tesbihin parlak taşları arasından parmaklarımı çözdüm. Tesbihi;
küçük kızlara ilahlarının gücü ve koruyuculuğu hakkında anlatılan hikâyeler
kadar asılsız diğer gölgelerle birlikte, dikkatle köşeye yerleştirdim.
Bir
kurdun uluyuşu, gecenin havasını yırtıcı ve yabani bir edayla delip geçiyor,
omurgamdan aşağı süzülüyor. Küçük bir kızın iniltisi boğazımdan çıktı çıkacak.
Dişlerimi sıkıp korkumu yutuyorum.
Bakıcımın
hikâyeleri gözümün önünde canlanıyor: göz kamaştıran keskin dişler, kürk ve
açlık ve uçsuz bucaksız bir karanlık...
Ama
o karanlığın içinde güç de barınıyor.
Zarif
yetiştirilmiş tüm kızların olması gerektiği gibi küçük ve yumuşak parmaklarımı
esnettim. Yarın gece, uçlarında pençeler olduğunda bu parmaklar nasıl
görünecek, merak ediyorum. Umarım, Everard benden merhamet dilediğinde,
yüzündeki ifadenin tadını çıkaracak kadar kendim kalabilirim.
İlerledim
ve kapıyı açtım.
Kapıda
bekleyen bir çift altın rengi göze, “Sana bir teklifim var,” diyorum.
Ve
karanlığı içeri davet ediyorum.
Stephanie Burgis, Holding Back The Darkness
Çeviri: Özgür Onat Çinkılıç