7 Mart 2024 Perşembe

Sokak

İnsanlar geçiyor sokaklardan
Kendi ölüleri omuzlarında
Bir hayat nefes nefese, orman orman
İnsanlar geçiyor sokaklardan
Sevgiler taşmış, merhametler taş
Buram buram tütüyoruz taştan topraktan.

Cahit Irgat


Rüzgâr Durdurma Takvimi

İnsan bir okyanus koymalı bazen arasına ayak izlerinin,
sığınsa da kalbine gezerek ısıttığı karalar
zalim kahramanı olmalı bütün terk edişlerin.

Çok görülmüştür kartalın kıyıdan döndüğü
kaplanın yırtıcı merakıyla denizden yüzgeri ettiği,
ama bir kere olsun erkek dediğin bırakıp ardında
ata mezarlarını uzak volkanların kaynayıp söndüğü adalara gitmeli,
adını söylesin diye bir taşın içinden evini yakan ateş.

Bilmeli dünya sevdalısı, kandadır ateş gemisi,
kadının uykusundan biçilen yelken bezi yüzdürür
meçhule gidenin kalbini.

Ah bir dedikodudur hayat sıkıntı verip huzuru vaadeden:
Tek armağan uğurlanış sözleri.

Adnan Özer

Resim: Rukiye Garip, Suluboya Çalışma 


5 Mart 2024 Salı

Gecenin Kanayan Yerinden

Gece yarısı bir el dokunuyor soluğuma
bir aşkın kan damlası karışıyor yağmura
kitaplardan yüreğime dolan gelincikler
güneşli papatyaları seyreyleyen turnalar
bir yelkenli açılıyor alnımın çatısına.

Sizlerin gençliğini taşıdım kanımda
ey güzel çocuklar sesime ses katanlar
şimdi renklerle savruluyorum ardınızdan
adlarınızı unutmadım/yüzünüz silinmiyor aklımdan.

Sevincim bir çığlık gibi savruluyor dünyaya
kelebek kanatları/kuş sesleri dökülüyor gömleğime
bir nehir akıyordu gecenin sessizliğine
bütün güneşler kayıp gitmişti ellerimden
her ölüm bir şiiri büyütüyordu dilimde.

Çok şey anlatıyordu gecenin yüzü
yağmurlu bir kasım karanlığını geçerek
korkuyu yenen bir aşkın seveniydim
bir gül yaprağıydım rüzgârda.

Güzelliğiniz kazılıyor gençliğin mavi ufkuna
yarama tuz basarak geçiyorum günleri
bir ses yankılansa yüreğimi örseleyen
bir fotoğraf dökülse yüzünde solgun çiçekler
göğsümden havalanır martı sürüleri.

Şimdi karlar yağar yüzüne dünyanın
istasyonların uykusunu yitirmiş derinliğine
şafakla yırtılan gecenin kanayan bir yerine.

Ahmet Özer

Fotoğraf: Malu Marcondes



Çocuk ve Akşam

İşte akşam, tül, bakır ve yas
havada kuş tüyleri, ıssızlık.

Ay şimdi sularda gizli bir veda
kumdan kalelerine ağlarken çocuk
ruhta köpüklenen o kızıl yara.

Doğunun akşam faslı bu eprimiş gün
isli lamba, misk kokusu, hüzün
ve siyanür tanrıya diz çöken vaha.

Çocuk rüyalarında denize benzer kuşlar
kanatsız düşler gibi halkbilgisi hep kırık
çocuk-kuşlar yansıtan buğulu aynalarda.

Dans bu, fonda garip bir arya
sözcükleri yitiren sesin boğuk tınısı
tül, ıssızlık ve daracık odalarda
anka uçuran ruhun gizemli dansı.

Akşam işte, araftaki âmâ kuş
halkbilgisi hep zayıf çocuk düşleri
gibi masum ve suçlu darağacında.

Ah akşam, lirik bir bağbozumu şimdi
yakutun alacada rengini yitirdiği.

Ayten Mutlu

Fotoğraf: Jamie Heiden,  Fais comme l'oiseau / Make like the bird


4 Mart 2024 Pazartesi

Anne

Sahi senden mi doğdum anne
Yollar nehirler kuşluk vakitleri dururken
bir insandan mı doğar bir çocuk

Anne senin yüreğin taş olsa dayanır mı
Kuş olsa çiçek olsa gündüz olsa
Kırılmaz mı acıdan bir sap menekşenin boynu

Bu kez dağlar doğursun beni anne
Sen de ılık bir yağmur ol
Durmadan yağ kanayan yerlerime

Haydar Ergülen

Yayıncı Notu: 
Kadim dostum Tufan Akgül'ün değerli annesi Sultan Akgül Anısına



3 Mart 2024 Pazar

Yurttan Nakışlar

küçük dağ istasyonlarında çocuk yüzlü çuvallar durur
elleri kucaklarında
mormenevşe boyunlu
ve sapan demirinden etleri
kadınlar durur

kadınlar
türkü türkü
kadınlar
ağıt ağıt
kadınlar ki
nakış nakış
göz olmuş gözlemekten
kadınlar!
çığrışırlar yaramızda
çığrışırlar bıçak bıçak
kurşun kurşun
fitil fitil
kadınlar!

bakışları niçin turna katarı
bakışları neden demirparmaklık?
kapanmış bıçak yarasından da beter sanki ağızları
kilitli kapılardan da beter
kadınlar!
dururlar/nasıl da yorgun
dururlar/nasıl da uzak
bakarlar sıcak sıcak
nasıl da namlu!

sürgün mü kıran mı deprem mi nedir
nedir yeşildeki sarı korku
ne var havada?
dalkıran yağmış da sanki/kırılmış ağustos dalları!
bunlar mı kurtarmışlar vatanı?
nere gitmiş kurtarılan o güzel
nerde kalmış o kadınlar
bu ağıt kimin?
aman allah
koyunlar biryanda meleşir, kuzum kuzum
biryanda kuzuları!

küçük dağ istasyonlarında dul kadın bakışlı çuvallar durur
bıyıkları toz içinde erkekler durur
duvarda mavzer gibi sarkar omuzlarından
toprağı yârim sanıp saran kolları
saramayan kolları/of ooof
erkekler durur!
devlet bir güz yağmurudur
ıslatır çulları çuvalları
üşür yürek, kocaman!
umut umut dedikleri bu mudur
hurda yüklü marşandiz/takır da tukur
çekip gider gece vakti uzak bozkırdan
ıpıldar ışıkları
çözüm, çözüm/nerde çözüm
bir yelpikli yolcudur o
eli öflez fenerli bir istasyon memuru
aydınlatmaz çığlıkları
üşür yürek, kocaman!

küçük dağ istasyonlarında boynubükük çuvallar durur
çuvalların içinde bütün bir ömür
ekmek diye diye
muhanet diye diye
bütün bir ömür
çuvalların yanında kadınlar durur
önlüklerinin üstünde çetin elleri
altında vatan kulu
umut kulu dölleri
kadınlar durur

bir pınar uzak uzak
artırır susuzluğu
bir çeşme yaşlı gözdür
akarken kurur
devlet bir güz yağmurudur
ıslatır çulları çuvalları
türküleri ağıtları gurbetleriyle
özlemleri öfkeleri kahırlarıyla
toz toprak içinde bir vatan durur

Hasan Hüseyin Korkmazgil, Bütün Şiirleri 2, Oğlak, S.196-199, Bilgi Yayınevi


İzleyiciler