17 Şubat 2009 Salı

bir adam bir kadını sevdi

çok şey oldu ve hiçbir şey olmadı aslında
bir adam bir kadını sevdi
yalnızlığıyla aldattı sonra

bir adam bir kadını sevdi
kadının göğsü titriyordu
çok şey bekliyordu aşktan
aslında hiçbir şey beklemiyordu

bir adam bir asi ağaçtı
gövdesini baltadan önce yaktı
kadın yangına kova kova ateş taşıdı

bir adam ruhunun bacasından tüten yalnızlığa
bir aşk ısmarladı
parası çıkışmadı

bir adam düşlerken bir kadını
başının üzerinde yastıklar yatırdı

bir adam bir kadını ve çalıkuşu ellerini sevdi
yüzünü parçalamadan önce
teninde dolaşan iki düş gemisi

bir adam bir kadını sevdi
mavi bir iklim yeşil bir korunaktı dünya
her rengin kendi içinde bir tayfı vardı

bir bakışta aşktı ayışığı
aşk bir bakışta / kalsaydı
kimseyi kanatmazdı

bir adam bir kadının buğulu gözlerinde ısıttı kendini
şiirler dokudu bir çift yeşil büyüyle
öptü ve örttü onları sevdaya dair

çok şey oldu ve hiçbir şey olmadı aslında
bir adam bir kadını sevdi
yollara düştü sonra

hüseyin murat (2001)

16 Şubat 2009 Pazartesi

çocuklar biriktirilir dokuz ay on gün
ömür boyu harcanmak için

feminizmin ders notları arasında
baykuşlara misilleme yapıyor bayankuşlar

herkes kuşları unutmuşsa eğer
mıçayım ufo'larına

eskiyen kürkleri
kimse tavşan yapmadı

kirpiklerin dikenlerine kadar
silahsızlanmalı dünya

Akgün AKOVA

15 Şubat 2009 Pazar

Yazıklanma


Sevi (mi ?)

Uyurken düşüme sızı
yürürken yoluma
üstleniyorum tüm borçlarını

Şiir (mi?)
Kanatmadık dil mi kaldı
dişleri geçtiğinde
Bahçesinde imgelerle avutur beni

Ben (mi?)
İkisine ray döşeyen
ücretsiz yol işçisi
Nicedir ki heba olur emeğim

Nazım Mutlu

Güller

                                                                   İskender Savaşır'a

Mum sönerken parlar, insan yanarken
Gül çürürken yayılır koku
Herkes zamansızdır, ya biraz geç, ya biraz erken
Mezarıdır ipek böceğinin doku.

Mahmut Temizyürek, İz ve Rüya, Öteki Yayınevi, S.55




İnsan İki Kişidir


ben sana eski bir şey söylemiştim
evler içe doğru açılıyordu daha
kelimeler içe doğru açılıyordu daha
içe doğru açılıyordu daha
iki kişi bir insanda

insan iki kişiydi

insan iki kişidir
daha kalabalık değildir
biri olmaktan

yokluğun bıraktığı iki kişiden
biri derinliğine insan
biri boğulur ondan

iki kişidir insana
tuzaktan düşen orman
hanidir kuşlardan konuşmadık

en az iki kişidir
bir insanda aşk olmak
onları da birbirine bağışla

iki kişinin düellosunda
karşısında ondan kutsal
kimi bulacak insan

iki kişiysen yalnızsın
deli çocuk deli kadın
topladığın deli çiçek

iki kişilik biletin
insanı çoktan geçti
birazdan dolar yalnızlık

iki kişi daha var
biri yola çıktı yine
içimde biri açacak

ben sana eski bir şey söylemiştim
biri fazla
insan iki kişidir

insan şimdi kaç kişidir
kaç kişiden kalır bir insan
kaç kişi bıraktıysan
bir insandan kendine

beni iki kişi bırak
biri ateş olsun sarsın
biri bunu yangın sansın

beni iki kişi bırak
biri ele versin beni
biri suçumu üstlensin

beni iki kişi bırak
beni iki kişi bırak

Eskiden Terzi (1991 - 1994)
Haydar Ergülen

Fotoğraf: Nurcan Azaz

14 Şubat 2009 Cumartesi

yok bi aşk !

dönüp dönüp aşkı savunuyorum kendime
ağu gibi akıyorum içime ne zamandır
şiirin isyanlı adresini arıyorum

dönüp dönüp yanıyorum halime
ağıtlarla çiziyorum tüm resimleri
çok bi gerçeğe benzetiyorum

durup durup koşuyorum kendime
kendimi geçiyorum
kendimi özlüyorum
yok bi kendim !

pastoral öyküler yazıyorum beynimin her noktasına
kentlerin bekâretini kanatarak
güneşi ve kırları geziyor yüzüm
ateşin / toprağın
direncini yokluyorum
anlıyorum başağın doldukça hüznünü boyun eğişte
her boyun eğişte 
ağlıyorum
yok bi isyan !

nehirlerle dönüyorum kentlere
yataklarca kuruyarak
yataklarca insan uyuyor evlerin gecesinde
sevişmeli adresleri arıyorum
bir dal bir yaprak
hınzırlık yapan çok
yok bi aşk !

hüseyin murat çinkılıç (2000)

13 Şubat 2009 Cuma

unutma gözlerini bende çocuğum

unutma gözlerini bende çocuğum
unutma geri al
onları öfkeden kurtar
güneşe sal

unutma sözlerini bende çocuğum
bil ki zehir tadı var
onları acıdan kurtar
denize sal

unutma ellerini bende çocuğum
yasaklardan çekip al
onları sıcak oyunlarla
rüzgâra sal

hüseyin murat çinkılıç (1993) 
Fotoğraf: Utku Mersinli

yiter suda / kalır suda

gülün / kokusu / yiter / suda / gölgesi / kalır
kokusu / yiter / suda / gölgesi / kalır / gülün
yiter / suda / gölgesi / kalır / gülün / kokusu
suda / gölgesi / kalır / gülün / kokusu / yiter
gölgesi / kalır / gülün / kokusu / yiter / suda
kalır / gülün / kokusu / yiter / suda / gölgesi
yiter suda / kalır suda
gül

hüseyin murat çinkılıç (1994)
- ben dul emine'nin yetimi çırak kerim
en iyi ben bilirim
bayram sabahları
komşu tabaklarından utanmayı - 

  Şaban PALA

"Topraklarımızı alacaklarını söylediler ve aldılar"

Yankı

yokluyorum, aklınız zzzt zzzt beş karış havada
bir kulağınızdan kürdilihicazkar giriyor
zenci şarkıları çıkıyor öbüründen, acılı
hüznü nedendir o şarkıların ilerde öğreneceksiniz
şimdi sevinciniz çalçene, gençsiniz çok
siz genç olunca elbet aşk da genç
gün ışığı da genç ücyüzbin kilometre bölü saniye
taşbebeğiniz dolaba kilitlenmemiş, o da genç
ben yaşlandım unutuyorum
içlerinde çiçek adları olan şiirleri koparmayın
demiş miydim size

Akgün Akova

10 Şubat 2009 Salı

Aşk

Şimdi sen kalkıp gidiyorsun. Git
Gözlerin durur mu onlar da gidiyorlar. Gitsinler.
Oysa ben senin gözlerinsiz edemem bilirsin
Oysa Allah bilir bugün iyi uyanmıştık
Sevgideydi ilk açılışı gözlerimizin sırf onaydı
Bir kuş konmuş parmaklarıma uzun uzun ötmüştü
Bir sevişmek gelmiş bir daha gitmemişti
Yoktu dünlerde evelsi günlerdeki yoksulluğumuz
Sanki hiç olmamıştı

Oysa kalbim işte şuracıkta çarpıyordu
Şurda senin gözlerindeki bakımsız mavi, güzel laflı İstanbullar
Şurda da etin çoğalıyordu dokundukça lafların dünyaların
Öyle düzeltici öyle yerine getiriciydi sevmek
Ki Karaköy köprüsüne yağmur yağarken
Bıraksalar gökyüzü kendini ikiye bölecekti
Çünkü iki kişiydik

Oysa bir bardak su yetiyordu saçlarını ıslatmaya
Bir dilim ekmeğin bir iki zeytinin başınaydı doymamız
Seni bir kere öpsem ikinin hatırı kalıyordu
İki kere öpeyim desem üçün boynu bükük
Yüzünün bitip vücudunun başladığı yerde
Memelerin vardı memelerin kahramandı sonra
Sonrası iyilik güzellik.

Cemal SÜREYA

Bir Gün Sabah Sabah


Bir gün sabah vakti kapıyı çalsam,
Uykudan uyandırsam seni:
Ki, sisler daha kalkmamıştır Haliç ten.
Vapur düdükleri ötmektedir.
Etraf alacakaranlık,
Köprü açıktır henüz.
Bir gün sabah sabah kapıyı çalsam...


Yolculuğum uzun sürmüş oldukça
Gece demir köprülerden geçmiştir tren.
Dağ başında beş-on haneli köyler,
Telgraf direkleri yollar boyunca
Koşuşup durmuş bizle beraber.


Şarkılar söylemişim pencereden.
Uyanıp uyanıp yine dalmışım.
Biletim üçüncü mevki,
Fakirlik hali.
Lüle taşından gerdanlığa gücüm yetmemiş,
Sana Sapancadan bir sepet elma almışım.


Ver elini haydarpaşa demişiz,
Vapur rıhtımdadır pırıl pırıl,
Hava hafifden soğuk,
Deniz katran ve balık kokulu.
Köprüden kayıkla geçmişim karşıya,
Bir nefeste çıkmışım bizim yokuşu...


Bir gün sabah sabah kapıyı vursam,
-Kim o dersin uykulu sesinle içerden.
Saçların dağınıkdır, mahmursundur.
Kimbilir ne güzel görünürsün sevgilim,
Bir sabah vakti kapıyı çalsam,
Uykudan uyandırsam seni,
Ki, daha sisler kalkmamıştır Haliç' ten.
Fabrika düdükleri ötmektedir.


Turgut UYAR

9 Şubat 2009 Pazartesi

" Her sabah kalktığım zaman kendi kendime şöyle söz veririm: Dünya üzerinde vicdanımdan başka kimseden korkmayacağım. Kimsenin haksızlığına boyun eğmeyeceğim. Adaletsizliği adaletle yıkacağım ve karşı koymakta etmekte ısrar ederse onu, bütün varlığımla karşılayacağım." 

Mahatma Gandhi (02 Ekim 1869 - 30 Ocak 1948)

İzleyiciler