Varlık Yayınları etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Varlık Yayınları etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

20 Kasım 2024 Çarşamba

Para ve Hayat

"Bu çok güzel, bakınız; çok güzel, bu çok zengin..."
Ve, bir bebek gibi, sırtında süslü bir pelerin
Ağır ağır dönüyor karşınızda, size bakıyor,
Beğendinizse güzel, yoksa hiç sıkılmıyarak
“Hayır, fena!” diye reddeyliyorsunuz... Bir hak:
Bu hak sizin kesenizden parıl parıl akıyor!

Parıl, parıl... Biz her hakkı bahşeden bu deni,
Bu müfteris, bu mülevves parıltı!... işte ganî,
Fakir, ona, herkes, onun şeâmetle
Tasadduk ettiği ikbâle müftekir, müştâk.
Zavallı kız, seni karşımda döndüren de o bak:
O, hep o, hep o mülevves, o müfteris kitle!

Denî: Bayağı, alçak            Tasadduk: Sadaka vermek
Müfteris: Yırtıcı                   Müştâk: Özleyen
Mülevves: Kirli, lekeli        Müftekir: Muhtaç
Gani: Zengin                        Şeâmet: Uğursuzluk

Tevfik Fikret

Varlık Yayınları, Türk ve Dünya Klasikleri,  Tevfik Fikret, Milliyet, Yaşar Nabi Nayır, S.61

(Fotoğrafta Tevfik Fikret, oğlu HalukHüseyin Cahit Yalçın ve Mehmet Rauf ile birlikte)




22 Şubat 2024 Perşembe

Elveda

Elveda
Şarkıdaki gibi
ve senin gidişindeki
ama sanki
bilmediğim bir dil gibi usumda
kördüm belki
göremedim
ve bilemedim
giderken veda ettiğini,
elveda.

Langston Hughes
Çeviri: Ergin Koparan


17 Haziran 2023 Cumartesi

Bir Çağımız Yazarının İtirafları

 "(...) / Sokakta yeni bir insanın, bir serserinin doğduğunu görüyorum. Artık hiçbir şeye inanmayan, ama hayatın kuvvetlerine iman eden bir serseri. Belki de bu sonbaharda ölüm döşeğim olacak hasta döşeğimden o serseriye, Adrian Zograffi'nin söylemeye vakit bulamayabileceği bir şeyi söylüyorum. Şöyle diyorum ona:

Bütün demokrasilere, bütün diktatörlüklere ve bütün bilimlere iman ettikten sonra, son toplumcu adalet umudum sanata ve sanatçıya yönelmişti. Yığınlar üstündeki büyük güçlerini düşünerek edebiyattan başkaldırmış devler çıkacağına, sokağa inerek demokratik, diktatoryal, dinsel, bilimsel bütün ikiyüzlülüklere karşı savaşanların başına geçeceklerine umut bağlamıştım.

Bildiğin gibi böyle bir şey olmadı. Bütün öteki sözde değerler gibi sanat da bir aldatmacadır. Ben de sanatla uğraştım, bir şeyler başardım da sayılır, o yüzden sana söyleyebilirim: Bu da bir aldatmacadır. Sanatçı da din adam gibidir. Yüceliklerden söz açar ama elinden geldiğince altın biriktirmeye bakar, kurdun ağzına düştüğün zaman sırt çevirir sana, tıkır tıkır paracıklarını yemeye koyulur, senin, tek başına yıkmanı beklediği makineli tüfekler de bir güzel korurlar onu.

İşte seni o kadar duygulandıran sanatlar ve sanatçılar bundan ibarettir. Şarlatanlar! Onun için çekildikleri köşelerinden, haline bakıp, iki gözü iki çeşme, seni şu inanca, bu savaşa katılmaya çağırırlarsa aldırma onların sözlerine. Hatta bu yüzyılın modası olan 'enternasyonal vatan'lara da inanma.

İster ulusal, ister uluslararası olsun, eski ya da yeni efendileriyle, demokrat ya da mutlakiyetçi, birbirlerini yaşatmak için başkalarını öldürenler yerin dibine batsın. Bir başkası uğrunda can vermeye yanaşma. Kavuştur kollarını! Olduğun yerde kal. Kim olursa olsun, o baylara, her yüzyılda yarattıkları yeni yeni ülkelerin hepsinin birbirine benzediklerini söyle ve gidip kendiniz can verin, de onlara. Sen, çıplak adam, zavallı kollarıyla zavallı başından başka bir şeyi olmayan adam, düşüncelerine de, tekniklerine de hayır de, sanatlarına da, rahat koltuklarından destekledikleri ayaklanmalara da boş ver. İlle de biri ya da bir şey uğrunda gebermeyi çekiyorsa canın, bir orospu uğrunda geber, bir dostun köpeği uğrunda, ya da tembellik yüzünden geber. 

Yaşasın hiçbir inanca bağlanmayan kişi!  (...)"

Panait Istrati, Uşak, Önsöz'den, S.12-13

İzleyiciler