23 Kasım 2022 Çarşamba
Gidenler
Ölü Çocuğa Gazel
Her akşam üzeri bir çocuk ölür, her akşam üzeri Granada'da. Her akşam üzeri yerleşir de su dostlarıyla konuşur baş başa. Yosundan kanatları var ölülerin. Bulutlu yel ve duru yel yan yana süzülen iki sülündür kuleler üstünde, gündüzse yaralı bir oğlan. Havada kalmazdı tek kırlangıç gölgesi şarap mağarasında rastlayınca ben sana, tek bulut kırıntısı kalmazdı yerde sen ırmakta boğulup gittiğin zaman. Yuvarladı vadi köpeklerle süsenlerini bir su devi yıkılınca dağlara. Gövden, ellerimin mor gölgesinde, bir soğuk meleğiyle, kıyıda cansız yatan.
Federico Garcia Lorca
Çeviri: Sait Maden

Gardırop
boynumdaki kan damarlarından
22 Kasım 2022 Salı
Kısa Tanrı Tarihi
Bozgun
boyum taş çatlasa bir yetmiş, yaşım şakaya gelmez
Kalbim yaralı serçe, aklım Çin ü Maçin'de..
Karada hep yitirdim, ruhumsa İnebahtı
bazen gürz, topuz, kalkan bazen de Grejuva
burcundan düşür beni, ele geçsin son kale.
Her bozgun yakışıyor, sözcükler lime lime
şiir yazdım, fal baktım, dolandım çarşı pazar
adım aşka hazır da soyadım kül içinde.
Mustafa Köz
21 Kasım 2022 Pazartesi
Boynumuzun Tanıklığı
Böyle olduğu için o günden beri
Gökyüzüne bir dağ diye çizilir.
Herkes yolcudur ilk asılandan sonra
Bir kıyı denizini bırakır, martıları gider
Güvercinleri ölür
Buğday satan çocuğun sevincini kör eder.
Bir buluşma değil bu sevgiyle karılan
O günden sonradır yaşanan bu titreşim
Akan bir suyun biçimini alarak
Buharlaşırken bıraktığı boşluk
Toprağına ulaşır ve durmadan gömülür
İpek olanın, pas düşer bıçağına.
Kulaktan kulağa fısıltıyla söylenir
Merak edilir yanyana iki el
Devamlı yalnızlık bir sır diye yaşanır,
Eskimez hiçbir zaman
Tenha bir kasabada ölmenin sesi,
Uzaklık yaşlanır ama
Yanmakta olan bir kent gibi durur.
Tarih, yalancı tanık
Neler oluyor bilmek istersem, ipek yırtılır.
Veysel Çolak
(Adam Sanat 97, Aralık 1993)

Sadece Ses Kalıcıdır
Kuşlar çoğul maviliği aramaya gitmişler
Ufuk dikeydir,
Ufuk dikeydir ve hareket fıskiye gibi
Görünümde ışıklı yıldızlar oynuyor
yeryüzü, yükseklikte kendini tekrarlıyor
Ve gökyüzü kuyuları ilişki bağlantılarına dönüşüyor
Ve gündüz öyle geniştir ki
gazetenin küçük beynine sığmıyor.
Ne için durmalıyım?
Yol hayatin kılcal damarları arasından geçiyor.
Çevrenin niteliği tüm kokuşmuş hücreleri öldürecek
Ve şafağın kimyasal atmosferinde
Sadece ses kalacak,
Zaman zerreciklerine bağlanan ses.
Ne için durmalıyım?
bataklık; kokuşmuş böceklerin çoğaldığı yerden
başka ne olabilir?
Morgun benliği ölülerin şişmiş cesetlerinden ibarettir.
Ve ateş böceği... AH
Ateş böceğinin konuştuğu an
Karanlıktaki alçak adam koflanan
erkekliğini gizliyor
Ne için durmalıyım?
Kurşunlu harflerin işbirliği boşunadır
ve kurşunlu harflerin işbirliği
bu değersiz düşünceyi kurtarmaz.
Ben ağaçların soyundanım
Ve bu "bayat" havayı solumak kederlendiriyor beni,
Ölen bir kuş uçuşu unutmamayı öğütledi bana
Tüm güçlerin sonu güneşin gerçeği
ve ışığın bilinciyle birleşmekten ibarettir,
birleşmek.
Yel değirmenlerinin çürümesi doğaldır,
ne için durmalıyım?
Ben yeşil buğday salkımlarını
göğsüme alarak, sütle besliyorum,
Ses,ses, sadece ses,
su akışının sesi
ve dişi toprak kabuğu üzerine
yıldız ışığının düşüş sesi ve aşkın yayılma sesi
Ses, ses, sadece ses kalıcıdır.
Cücelerin ülkesinde
Sıfır üzerine dolaşıyor ölçü mihenkleri
Ne için durmalıyım?
Ben dört unsura itaat ediyorum
Ve yüreğimin yasalarını
körlerin yerel hükümeti düzenlemiyor.
Böceğin etle sarılı boşlukta, yararsız dolaşımı ve
vahşice ulumalar
beni ilgilendirmiyor.
Beni çiçeklerin kanlı soyu yaşamaya sorumlu kılmış
biliyor musun? Çiçeklerin kanlı soyu.
Furuğ Ferruhzad
Çeviri: Cavit Mukaddes
Bütün Güneşleri Yalnızlıklar Doğurur
Şubat ortasında ılık bir gece
"Her şeyi anlamak zorunda değilsiniz."
Sarı Mızıka
18 Kasım 2022 Cuma
Saklı Kalan
Günlüğü eksik tutulan güz
usulca çekilmiş de kıyıya
bütün gürültülerden uzakta
eğiriyor suların köpüğünü
Belli ki duymuyor dağların
uğuldayan yalnızlığını
Bekleyişin ve acıların
uğultusudur yalnızlıklar
Kimi kez kuşatabilir büsbütün
doğayı, aşkı ve yaşamı
Ama kayalıkların karanlıklarına
hiç sığar mı bir dağın yalnızlığı
Bir çiçek bile doldurabilir
uçurumların derin oyuklarını
Oysa o bir çatlaktan fışkırıp
bir yangın gibi büyüyendir
Belli ki duymaktadır kalbinde
aşkın saklı yalnızlığını
Anımsanan ne varsa şimdi
biraz acıya dönüktür yüzü
ve solgun bir gülümseyiş
gibi sararken sessizliği
taşır bekleyişin gizinde
aşkın saklı yalnızlığını
Günlüğü eksik tutulan güz
eğirirken suların köpüğünü
ey alıngan susuşundan üzünç
gibi öfkesinden kan sızan
kalbini suların göğsüne bastır
duyacaksın kalbimizin atışlarını
Ahmet Telli
17 Kasım 2022 Perşembe
Horus
Tanrı Kneph sarsıyordu evreni titreyerek:
Ana İsis, o zaman doğruldu yatağından,
Baktı şöyle yabani kocasına bir zaman,
Ve parladı öfkesi yeşil gözlerinde pek.
"Bakın, dedi ana, densiz yaşlı, uyuyor pek,
Bütün kışları dünyanın geçmiş onun omuzundan,
Tutun ayağını, görmeyin gözünü aman,
Volkanlar tanrısı, kışlar kralı bu, gerçek!
Savuşup gitti kartal, düşüncem dedi bana,
Onun için sarındım Cybèle'in fistanına...
Pek sevilen oğlu bu Hermes'le Osiris'in."
Gitti tanrıça yaldızlı sedefi üstünde,
Denizler gönderdi o cânım gölgesini de,
Pul pul donandı gökler kuşağıyla İris'in.
Gérard De Nerval
Çeviren: Abdullah Rıza Ergüven
*Horus: Antik Mısır mitolojisinde gök tanrısıdır. Osiris ve İsis'in oğludur.