hüseyin murat çinkılıç
11 Mayıs 2010 Salı
Görüyor musun şunları? Hani yüzeye yakın, elini uzatsan tutulacak gibi olanlar.. Sanki su gövdelerinin içindeymiş gibi yüzüyorlar. Bir sağa, bir sola... Şaşkın, sivri ve süratliler. Bir de daire çizmeleri yok mu?! Kaosun içinde tapınır gibi... Umar ve umarsızlıkları arasında da su sızıntısı olmalı. Küçük bir iç karışıklık yaratsan, ne yapacaklarına karar veremeyecek durumdalar.
9 Mayıs 2010 Pazar
6 Mayıs 2010 Perşembe
ey (sözcükler) / ayır beni yerleşik, savruk, güneyli / kalın dudaklı ve etli / ateşli bir tozun içinde kül rengi hikâyesi.. / ey (kurşunlar) / dokun beni tenden.. / kuzey manalı gözlerin / gözlerim (gibi) / derindeler / ey aitliğim: sen / esirge ikimizi / uzak uzağa (ölümcül)dürler..
hüseyin murat çinkılıç
18 Nisan 2010 Pazar

Kurşunlar sözcükler gibi ölümcüldürler !..
Hüseyin Murat Çinkılıç
Fotoğraf: Joan Marcus (From Moon Sickness)
"Keşkeler ömürde derin bıçak izleridir.."
Bir uçurumdan düşerken, son hamlede tutunduğun ağaçcığın dallarını kırabilirsin.. Hayat memat meselesi.. Dal sana küsebilir, farkına bile varmayabilir.. Sen hayatını tekrar yukarı çekmek için belki dalı daha da örselemek zorunda kalabilirsin.. Ama ‘keşke’ dersin sonradan, ‘dalı kırmadan tutunabilseydim’.. Keşkeler ömürde derin bıçak izleridir..
Burhan Öztürk
6 Nisan 2010 Salı
16 Mart 2010 Salı
Zayıfmış gibi yaparak güç kazanırsınız. Kendinizi güçsüz göstererek diğer insanların, kendilerini güçlü hissetmelerini sağlayabilirsiniz. İnsanların sizi kurtarmasına izin vererek siz onları kurtarırsınız... Bu yüzden ezilen taraf olmaya devam edin. İnsanların üstünlük taslayabilecekleri birine ihtiyaçları vardır.
Noktalar
Dar dünyada diken üstü duruşlar
Doğrularım ki tutunduğum kuru dal
Dönüşsüz hatalardan öğrendiğim yanlışlar
Yüzümde bir parça aydınlık bazen
Umutsuz geceler biter birden ışıyışlar
Evler şarkılar aşklar arkadaşlar bırakıp gittim
Her mevsim giden kuşlar gelen kuşlar
Her insanın rakibi yalnızca kendisiymiş
Köpek yarısı dünya seyirciler alkışlar
Kara değirmenler gördüm kararıp kalmışlardı
Öğütmeyen öğünürmüş için için çürüyen taşlar
Kendime baktım, baktım ki herkes orda
Habil Kabil dünyaya dağılmış kardeşler
Ağzımda baharat tadı dolaşıp durdum şehirleri
Aslolan yolmuş yanılmak içinmiş bütün varışlar.
Neden durmadan itiraz ediyorum; öyle mi? Birisi bir düşünceyi ısrarla savunuyorsa, inandığı her neyse içinde bir ahmaklık vardır. Zaten o, değişmeyen tek şeye itiraz etmektedir. Benim itirazım bu itiraza.. Şimdi söz uçup, yazı kalacak ya; benim hâlâ burada olduğumu sanacaklar. Oysa o vakit, ben başka şeylere itiraz ediyor olacağım..
hüseyin murat çinkılıç
Seni Bir Nehirden Ayıklarken
Yüzünün kırık yerindeyim hep Kırmızı
öteki sesim sızıyor kısalmış kirpiklerinden
kalbim buluta bulanık uzunca gidişlerinde
ha yağdı ha yağacak elinin değdiği yerden.
Herkesin gözdesi kendine açılan mezar
üstünde hep o karaçalılar yine ayrıkotları
taşlarında ılık tadı taze kanamaların
gövdemden çektim kendimi sana Kırmızı.
Bak şimdi ben burada yeniden susulmuş göz
ya da harfleri yanlış dizilmiş bir veda mektubu
terledim ki nasıl seni bir nehirden ayıklarken
gel desem bir kıyı kentine alıp çocukluğunu.
Nazım Mutlu
kalbim buluta bulanık uzunca gidişlerinde
ha yağdı ha yağacak elinin değdiği yerden.
Herkesin gözdesi kendine açılan mezar
üstünde hep o karaçalılar yine ayrıkotları
taşlarında ılık tadı taze kanamaların
gövdemden çektim kendimi sana Kırmızı.
Bak şimdi ben burada yeniden susulmuş göz
ya da harfleri yanlış dizilmiş bir veda mektubu
terledim ki nasıl seni bir nehirden ayıklarken
gel desem bir kıyı kentine alıp çocukluğunu.
Nazım Mutlu
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)