13 Şubat 2025 Perşembe
8 Dakika
12 Şubat 2025 Çarşamba
Abim, Ben ve Gobel
Ezel Bahar Olmayınca
"10. yüzyıldan 14. yüzyıla
kadar İran’ın doğusunda 'HİTAY' adlı bir Türk devleti bulunmaktaydı. Hitaylar
resim ve güzel sanatlar konusunda çok ileriydi. Özellikle süsleme sanatında
Uygurlularla birlikte Orta Asya ve yakın doğuda çok ileri bir medeniyet kurmuşlardı.
Bunu da Mani dinin kurucusu Mani’den ve müridlerinden öğrenmişlerdi. Mani dini
3. yüzyılda İran’da yasaklanınca, Mani dinine mensup olanlar Hindistan
üzerinden Orta Asya ve Çin’e kadar gitmişlerdi. Kendi dinleri ile birlikte resim
ve güzel sanatları da götürmüşlerdi Mani dininin kutsal kitapları resimler ve
tasvirlerle süslüydü. Ressamlar, resim sanatının piri olarak Manizm dininin
kurucusu Mani’yi gösterirler. Hitayların Mani mensuplarından öğrenip
geliştirdikleri bu resim ve süsleme sanatına 'Hatayi' süsleme sanatı
deniliyordu. Şah İsmail de buradan esinlenerek yazdığı şiirleri bu süsleme
sanatına benzeterek 'Hatayi' mahlasını kullanmıştır. Safevilerin sarayı 'Hatayi'lerin minyatürleri ve resim tabloları ile meşhurdur. Şah ismail,
şiirlerinde Safevileri, Hatayi’lere benzetmiştir. O şiirlerden birisi şöyledir:
Türk kavminden olan Hitaylar, (Hatayiler) erkeklerinin uzun boylu, yakışıklı, kadınlarının ise güzel olması ile meşhurdur. İranlı ünlü şair Şirazlı Hafız bir şiirinde şöyle der:
Makalemizi, benim de aynen katıldığım Ahmet Küçükkalfa’nın şu görüşü ile bitirelim:
'Safeviler, Hatayi geleneğin temsilcisi oldular.
Şahnamelerdeki minyatürlerde olduğu kadar, mimaride, süslemede, şiirde,
tekstilde kısaca güzel sanatların her şubesinde yetkin eserler verdiler.
Hatayi geleneğin yetkin temsilcisi Şah İsmail’in Hatayi mahlasının, Uygur-Hıtay (Hatayi) yüksek kültürünün ve güzel sanatlarının bir yansıması olduğu kuşkusuzdur.' "
Hamdullah Dedeoğlu