8 Ağustos 2016 Pazartesi

Bir Otel Kâtibi


Anlamadığım şu 
Ben neden bir otel kâtibiyim 
Eskiyim, renksizim, kimsesizim 
Yontulmuş kalemlerden, sosisli sandviçlerden iğrenirim 
Papazlardan, homoseksüellerden iğrenirim 
Kız kurularından ve saldırgan dullardan 
Ve yaşlı adamların sararmış dudaklarından 
Ve deli saraylılardan, onların aybaşı kokularından 
Kendimden kendimden 
Ve nedendir ki ben 
Sararmış bir sürahide kirli bir su gibi bekletirim. 

Günlerden ne ? Pazartesi ! İyi bilirim 
Ama gün nedir bilmem 
Çiylerle çiçeklerle çamlarla doldurulmuş gün 
Göğsü bir martı göğsü gibi denizlere değen 
Parklarda bahçelerde göz dolduran gün 
Bir çocuğun gözlerinden gözyaşı içen 
Sesini bir ayin gibi uzaklardan duyduğum 
Gün nedir. 

Kokular vardı ayrı ayrı, ben unutmuşum 
Hepsi şimdi bir otelin kokusu 
Kullanılmış çamaşırların ve bavulların kokusu 
Ve telefonların ve kapısı açık helaların 
Ve hasta soluklarının, tozlu yer halılarının 
Sabahlara kadar yanan ampullerin kızgın 
Birbirine karışmış, değişmeyen kokusu. 

Ruhunda kasvetin suyunu buldu 
Kimdir 
Olsa olsa bir otel kâtibidir 
Bir otel katibi her yerde bir otel katibidir 
Gözlüklü ve tedirgindir 
Hiç yıkanmamış gibidir, parmakları sarıdır 
Ön dişleri çürüktür, avuçları terlidir 
Yıllar var ki bir kumaş düşler kendine 
Ve bu yüzden olacak sanki biraz terzidir. 

Sorarım - ki otel kâtipleri sorar - bir terlik nedir 
Terliğin yenisi yoktur 
Geçmişi yoktur, geleceği yoktur 
Yeri ve kimliği zaten yoktur 
Bir terlik bir terliktir o kadar. 

Bilirim kötünün kötüsü bir oteldir burası 
Odalarında hamam böcekleri, sinekler 
Pis yataklar, lekeler, sararmış çatlak lavabolar 
Peki bir insan nedir 
Sorarım - ki otel kâtipleri sorar - 
Bir gün gittikçe ufalıyordum 
Düş müydü, gerçek miydi, iyi bilemem 
Oturmuş bir küvete kuruyup kayboluyordum. 

Şarkıcılar, sokak çalgıcıları gelir en çok 
Sokak kadınları, serseriler 
Evet, ara sıra Ruhi Bey de gelir 
Kan renginde gelir, yolunu şaşırmış bir böcek gibi gelir 
Sapından eğilmiş bir gelinciğin öğle uykusu gibi 
Çocuksu hafif 

Tam bizim otelliktir 
Sanırım elbisesiyle yatar, ayakkabılarıyla 
Sabah olunca erkenden kalkar 
Ve kalkar kalkmaz başlar içmeye, doğrusu pek anlayamam 
Uçak saatlerini sorar, lüks lokantaları sorar bir de 
Pek anlayamam 
Şu var ki, kendiyle eğlenir gibi sorar 
Elinde vapur tarifeleri, kataloglar 
At yarışı listeleri 
Yanaşır pencereye, ışığa tutar birer birer hepsini 
- Otel her zaman loştur - 
Bakar bakar bakar. 

Nemli bir havlunun yere bırakılışı gibi 
Çöker bir iskemleye sonra 
- Çoğu zaman böyle yapar - 
Sokağa bakar aralıksız 
Öyle bakar ki, sokakta bir şeyler olmuş sanırsınız 
Sanki bir cinayet işlenmiş, biri parasını çarptırmış 
Ya da terkedilmiş bir kadın yakalamış kocasını 
Bağırıp çağırıyordur gebe karnını göstererek 
Nerdeyse 
Hani nerdeyse polisler gelecek 
Nerdeyse 
Hani nerdeyse polisler gelecek 
- Gerçi her türlü olaya tanığızdır bu sokakta - 
Oysa işte Ruhi Bey 
Görerek bakmıyordur ki bir şeyler anlasanız 

İçer bardağındaki son yudumu da 
Topundan boşalan bir kurdele gibi 
Sarı bir kurdele gibi 
Çekip gider az sonra.

Edip Cansever

Hiç yorum yok:

İzleyiciler