bir defasında kitabın içinde kiracı bir müze
o müzenin içinde bir yontu, üstelik aristokrat
tombul parmaklı, dünyayı anlatma hallerinde
sonra görevliyi etkisiz hale getirip bağladım sandalyeye
bir kitabın içinde söylediğim olasılık, sadece olasılık, ben değilim o
evet yontuyu çalmışlar, görevliyi bağlamışlar
ama ‘konuş’ dedim ‘konuş’ : iki bin yıl eder mi bu?
o kitabın içinde sayfa no yok, ‘yok’ dedi : ‘iki milyon dolar’
mutlu bir gelecek gibi oturuyor çocuk, özellikle kırmızı kazaklı çocuk
sanırım kimse inmeyecek dedim burada, burası liman durağı
bir şarkı yeniden ve rayların dişlerinden kurtularak dilime sığınmalı
evvel zaman içinde, kalbur saman içinde, develer tellal iken, dalmışım…
öyle olmalı
‘dünyadan çıkış yolunu / ya da bir yolunu / birlikte düşünsek olur mu?’
uyandım, kitaba eğildim, romayı galebe çalan gladyatöre gelmişim
‘belli ki o da planın içinde’ dedi görevli: ‘bunlar büyük şebeke’
ne tuhaf, çocuk koltukta etkisiz halde / ve / aynı kederdeyim
‘içimden eski bir dost geçiyordu’ dedim görevliye: ‘seni de böyle bağlamışlar’
ona göre ben bağlamışım / spartaküs ile arkadaşları daha inandırıcı oysa
‘üzülme’ dedim şefkatle: ‘sezar'ın kibrine dokunmamışlar’
pireler berber iken indik trenden / çocuk, kitap ve rüya…
hüseyin murat çinkılıç
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder