1
Kendine yabancılaşma, önce, telefonda
çevirdiğin sesi tanıyamamaktır. Buna çağımızda kurumsallaşma diyorlar.
Tanıyamayıp insan süsü verdiğiniz manyetik sesin sahibi öldürülmüş, arka
bahçeye gömülmüştür. Görüşmekte olduğunuz ölü, sizi yok edildiği dünyaya davet
ve dahil eder. Giderek sayınız artar. Sizi çevreleyen dış ortamı bir dünya
zannıyla algılamaktan uzaksınızdır artık. Ormanlar, dağlar, nehirler, köyler, kasabalar ve kentler… Tümü değişik renk ve
biçimlerde, pazarlama kurallarıyla erozyona uğramış motiflerdir. Ölçü ve cazibeyi
satın alma özgüveni ile değersizleştiren kurumsal hayat, insanı önce öldürüp
yoksulluğu bir bilinç olmaktan çıkarmakta, satın almayı ölüler düzeyinde
sürdürmektedir..
2
Kendine yabancılaşma, arka bahçedeki ölünün yanına
yatıp uzandığınızda, ziyaretinize gelenlerin, güvenlik görevlisi olan bir
kapıdan 'sizi görmeye geldiklerini' bildirerek geçmesidir. Sevgi, dostluk,
aidiyet, ne kadar kılık ne kadar kıyafet, güvenlik başlığı altında sorgulanmış,
kurumsal arınmadan geçmiştir. İçimizde yeni bir ölüye yer açılmıştır.
3
Kendine yabancılaşma, elmanın kurdu kemirmesidir.
Kıpkırmızı düzgün yuvarlığın dışında bırakılmış canlıyı, terör suçlusu sayan genetik dönüşüm projesi ile insanı yurdundan kovan kentsel dönüşüm projesi
isimli eş zamanlı imhanın içinde yer almaktır.
4
Kendine yabancılaşma, gün doğumundan gün batımına sağ çıkmamaktır. Aynı zamanda 'işleri bitirmeden' ölmemektir.
Belki bir kahve molasında, ajans haberinde: bir tır kasasındaki havasız elli kişilik
mülteci ölüme, sessizce gömülmektir. Bir diğer haberde, verdikleri on bin doların, denize bir gölge bırakacak kadar karşılığı olmadığını öğrenmektir; hayata tutunamayanların yerine...
5
Kendine
yabancılaşma, çocukluğumuzun para üstlerine el koyan tüccarların kredi kartlarına
eklediği bonus puanla tanışmaktır. Artık dolaşımda olmayan bir mutluluğun
‘harcadıkça biriktir!’ ifadesiyle yer
değişmesidir. Komşu teyzelerin kapılarını sıkı sıkıya kapaması, bayram
zillerinin kapı deliğinden gözetlenmesidir. Bisküvi kutuları ambalajlanan bakkal
Hikmet amcanın yalnızlığında dönenmesi, dilinde hikâyesi olmayan berberin kuaförlük
belgesidir. Çok uluslu bir alçaklık
eseridir.
(...)
Hüseyin Murat Çinkılıç
Fotoğraf: Nurcan Azaz
