Ümit Yaşar Yayınları etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Ümit Yaşar Yayınları etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

26 Ocak 2024 Cuma

Dünya Bu

Yüzüne çok gülerler: yüzde yüzü yalandır;
Menfaat kaygusudur hepsi, filân, falandır.
Alemin göz diktiği cebinde son kalandır.
Cebin delikse eğer vermezler bir yudum su,
Aldırma adam sen de... hepsi geçer, dünya bu!
Herkes ısınır sana mangalın dolu korken;
Hısım akraba çoktur kazanın kaynıyorken,
Dostların yüzü güler maymunun oynuyorken.
Hakikî dost ararsan ne o, ne bu, ne de şu.
Aldırma adam sen de... hepsi geçer, dünya bu!
Düşenin dostu olmaz: bir yol düş te görürsün,
zaman dostları sen ancak düşte görürsün.
Tatlı hülyanın sonu budur işte, görürsün:
Hiç birinin aslı yok, her şey fâni... bakî hu.
Aldırma adam sen de... hepsi geçer, dünya bu!
Gölü deniz zannettik, ince bir suyu Tuna,
Kardeş, arkadaş diye çok kandık şuna buna;
Meğer güzel yılları harcamışız boşuna.
Yazık ki giden gençlik gelmez geriye tuuu...
Aldırma adam sen de... hepsi geçer, dünya bu!
Bak bugün her tarafta esen rüzgâr sam oldu,
Her yer tutuştu, yandı; neşeler hep gam oldu,
Medenî Avrupalı değişti, yamyam oldu,
Deme: "Bu ne sakat iş? ne çılgınlık bu yahu?"
Aldırma adam sen de... hepsi geçer, dünya bu!

Halide Nusret Zorlutuna
Şiirimizde Taşlama, Şiir Antoloji, S.9, Ümit Yaşar yayınları, 1962


Eskilere Göre Yeniler

Zamane şairleri Yaniye Kâni derler,
İki satır dizince adına mâni derler.

Çaldıkları ıslığa saf şiir derler çoğu,
Çektikleri sıtmaya vahy-i rabbâni derler.

Altı saatlik ömrü olmıyan şiire bâki,
Altı asır yaşamış gazele fâni derler.

Nazma yumruk atanlar ya dâhidir, ya şair;
Musiki, renk ve mâna koyana câni derler.

Eskilerin bir ölmez şiir perisi vardı;
Yeniler böylesini görse zebani derler.

Eskiler ilham için gezerlerdi Adada;
Yeniler, ver elini mezeci Yani, derler.

Aynı adam sanırlar bütün sakallıları,
Abdülhak Hâmide Hamid'i sâni derler.

Devrin şiirlerinde her kim mâna ararken
Aklını oynatırsa, tesiri âni derler.

Eskiler böyle anlar yenilerin şi'rini,
Yenilere sorarsan, idraki mâni derler.

Çamdeviren sorarsa, kimdir hakikî şair,
Memleket yollarında Veyselkarani derler.

Faruk Nafiz Çamlıbel
Şiirimizde Taşlama, Şiir Antoloji, S.7, Ümit Yaşar yayınları, 1962


Hayvancasına

Hayvanca doğdu güneş bir sabah
gerindi bir kadınla erkek yataklarında hayvanca
rüzgâr hayvanca silkeledi kavakları
balyaların arkasında birbirine sarılmıştı gördüm
iki gemici hayvanca
nasıl hayvancaydı herşey bilseniz

kurşuna dizilmişti cezairli kardeşler
hayvanca esniyordu kadife koltuğunda bir babazade
ne savaş umurunda ne birleşmiş milletler anayasası ne sabah
esnemesini biliyordu yalnız hayvanca
nasıl hayvancaydı herşey bir sabah bilseniz

aklıma bir şiir geldi birden hayvanca
güllü bülbüllü
ver yansın ettim tüm küfürleri
hayvanca bakıyordu meselâ gözler boşluğa
çocukların bile hayvancaydı umudu
aklımdan ne geçiyorsa hayvancaydı
nasıl hayvancaydı ama herşey bilseniz

hayvanca doğdu güneş bir sabah
hayvanca doğduk
Hayvanoğlu hayvancasına

Tahir Pamir (Tahir Özçelik)
Şiirimizde Taşlama, Şiir Antoloji, S.67, Ümit Yaşar yayınları, 1962


Üniversite

Ben liseyi bırakıyorum müdür bey kusura bakma
Yürümeği öğreniyorum yeniden konuşmağı düşünmeği
Kırmızıdan başladım önce renkleri belliyorum bir bir
Papatya diyorlar yanına varıyorum hemen
Kırk beş gün yaşarmış arılar kelebekleri öğrenemedim daha
Sen hiç nezle oldun mu müdür bey öyle keyifli şey ki
Apansızdan apşırması sabah olur gibi bir şey

Bir saksı fesleğenim var evde
Aynı onun saçları gibi kokuyor
Bir saksı da sana alırız istersen

Can Yücel
Şiirimizde Taşlama, Şiir Antoloji, S.66, Ümit Yaşar yayınları, 1962


24 Ocak 2024 Çarşamba

Çarşı

Çarşıda bir baştan gelen fayton
Hey canım ne de geliyor ya!..
Bu güzel yaz günü
Sabah sabah
Bacak bacak üstüne
Elde cigara
Açılıp saçılmış
Kol bir yana
Gerdan bir yana
Allık sürme
Ver yansın
Kırmızılık
Değme gitsin
Kollar desen
Dizi dizi bilezik
Gerdan desen
İnciler sıra sıra
Kurulmuş faytona
Gelen kim?
Kim bohça gibi
Yayılmış yanına
Kim olacak?
Kemerden
Mamasıyla
Benli Zehra.

Çarşının ölgün bir vaktidir
Memurları işçileri arama
Çeyiz düzen, nişan düzen taşralılar
Annecikleriyle küçük hanımlar
Kaynanalarla yeni gelinler
Bir de...
Bir de bizimkiler.

Arabacı kürt Ali
Oğlum Ali
Evlâdım Ali
Mamanın dilinde
Varsa Ali
Yoksa Ali

Çek oğlum Ali
Çek Kuyumculara
Dur oğlum Ali
Bir çift bilezik
Çek oğlum Ali
Dur oğlum Ali
- Bizim paket hazır mı?
- Hazır hanım abla

Oğlum Ali çek
Oğlum Ali dur!
- Altı carse gömlek
Altı ipek külot
Sar şu pembe sabahlığı da
Allık çıkar
Pudra çıkar
Koku çıkar
Söyle kızım Zehra
Seç kızım Zehra
Gülüm kızım Zehra
Hanım kızım Zehra

- Size hanım abla
Emriniz
Bir baş örtüsü sar
Bana da
Baksana evlâdım
Bir ayağımız çukurda
Bundan sonra
Benim işim namaz niyazla

Necati Cumalı
Şiirimizde Taşlama, Şiir Antoloji, S.43,44,45, Ümit Yaşar yayınları, 1962



Mehmet Ali

Mehmet Ali’yi anası
İşe giderken doğurdu
Harbin bitmesinden üç ay önce.
Az süt emdi Mehmet Ali,
Az ışık gördü,
Az ısındı;
Duydu anasının yorgunluğunu,
Bol bol uyudu Mehmet Ali
Çocukların bedava uykusunu.

Zeytinyağı ve ekmek kadar
Kıttı hürriyet memlekette.
Büyüdüğü zaman akranları Mehmet Ali’nin
Her şey bol olur elbette.

Cahit Külebi
Şiirimizde Taşlama, Şiir Antoloji, S.30, Ümit Yaşar yayınları, 1962

17 Ocak 2023 Salı

Döner Kebap





















Dünya dönüyor diyeceğimiz yok
Görmeyenler beri gelsin
Önce değirmen geldi aklıma
Sel değirmenleri yel değirmenleri

Koca şehrin caddelerinde
Öğlenin tam karanlığı
Gün olur yıla döner 
Elleri cebinde yutkunur adam

Saçları karıştı buluta
Gövde kaldı baş gitti
Aklında döner kebap
Burnunda mis kokusu
Vay ne döner ne döner

Adamlar işte adamlar boşta
İş var havayla güç var cıvayla
Çıkrıklar susar dolaplar döner 
Mehmet askerden ağa seyahatten
Çoğu işten biri aşktan döner
Harmanda düğenler düğende başlar 
Okuldan çocuklar yoldan arkadaşlar
Vay ne döner ne döner

Ağızlarda susmuş diller
Eksen durur tekerlekler 
Yollar caddeler evler 
Pırıl pırıl vitrinler
Kızın entarisi yanar döner 
Göçmen kuşlar bulutlar 
Çevrilen filmler çevrilecek filmler 
Adamın gözleri açlıktan döner 
Ayşe tarladan Neclâ bardan 
Fır fır döner pır pır döner 
Vay ne döner ne döner 

Ayran süte göl yoğurda 
Tepsi ağanın evine 
Kurtlar ite itler kurda 
Dolap beygirleri ipe 
Karın davula burun patlıcana 
Yer suya gök bakıra 
Geceler gündüze gündüze 
Vay ne döner ne döner

Oğuz Tansel

Ümit Yaşar Oğuzcan ve Tarık Dursun K.'nın "Şiirimizde Taşlama" isimli kitabından (1962), S.45-46

İzleyiciler